Bir şeyleri başarmak istiyorsa insan, önce kendisini sevmeliydi. Kimseyi kendisinden daha çok sevmemeliydi ki yıkılmasın.
Şüphe olunmaz gerçek şudur ki, peygamberin öğrettikleriyle Kur'an'ın içeriğini kararlı bir iman ile kabul eden herkes, bunun mantıki isbatını bilmese de mümindir. Tersine, skolastik bir argümanla elde edilen iman son derece zayıftır ve düşünüşteki ufak bir zorluktan dolayı her an parçalanıp dağılmaya hazırdır. Hatta, kökü derinlere inen iman sıradan insanların imanıdır ki, ya çocuklukta sahih bir öğretimle kalplere sağlam bir tarzda ekilmiştir yahut olgunluktan sonra kelimelerle ifadesi imkansız bazı şahsi deneyimlerle kazanılmıştır. Ve bu tür iman adanmışlık ve iç takva ile büyüyerek mükemmelleşir. Uzun bir adanış tecrübesi ve sürekli zikrden sonra insan kelimenin en derin manasıyla takvaya (Allah'a hürmet ve korku ile iman etmek) ulaştığında ve kalbin içi bu alemin bütün kirlerinden arındığında, ona işte o zaman marifet ışığı gösterilir. Bu an geldiğinde, önceleri otoriteye gözü kapalı itaat şeklinde kabul ettiği şeyler şahsi gözlem ve tecrübe konusuymuş gibi olur. Ve bu ancak şekli inanış düğümü çözülüp kalp Allah'ın ışığı ile 'genişle tildikten'288 sonra elde edilebilen gerçek 'bilgi'dir. Gazzali
Reklam
Seveceksen öylece sev. Ne kusursuz insan ara, ne de insanda kusur...
Katılanlar el kaldıraa.
Hiçbir zaman başka bir insanı, o insan en yakınımız olsa bile, tümüyle tanıyamayacağımızı, iki insanın arasında daima görülemez karanlık alanların bulunacağını, iki insanın asla tam anlamıyla bütünleşemeyeceğini, kimseye kendimizi bütün açıklığımızla gösteremeyeceğimiz gibi kimsenin de kendisini bize bütün açıklığıyla gösteremeyeceğini fark edip, kendimizi bu dünyada yapayalnız hisseder, yüzünü gördüğümüz, sesini duyduğumuz, günlerce, aylarca, hatta yıllarca konuştuğumuz, birlikte en gizli zevkleri paylaştığımız birinin nasıl olup da bize yabancı olabildiğini anlayamamanın çaresizliğini yaşardık.
En çok da sevdiğine kırılırmış insan :)
Yaşamı boyunca pek çok kez fark etmişti Veronika, tanıdığı bir sürü insan başkalarının başına gelen korkunç olaylardan sanki gerçekten üzgünmüş ve yardım etmek istiyormuş gibi söz ederlerdi, ama işin gerçeği, başkalarının acılarından zevk aldıklarıydı; çünkü böylece kendilerinin mutlu ve şanslı olduklarına inanabiliyorlardı. O tür insanlardan nefret ederdi.
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.