HİKMETLİ SÖZLER
“Cenâb-ı Hak, insanlara, 50-60 senelik, 70 senelik ömür vermiş. Muvakkat, fânînin fânîsi. O kadar fânî, o kadar fânî ki; gözünü açıp kapayıncaya kadar geçiyor. Fakat insan, yaşadığı müddetçe ölümü unutuyor, nefsin gafleti, nefs-i emmârenin gafleti, insanı milyon sene yaşayacakmış gibi, hiç ölmeyecekmiş gibi zannettirdiğinden, insanlar hataya ve
HİKMETLİ SÖZLER
“Cenâb-ı Hak, insanlara, 50-60 senelik, 70 senelik ömür vermiş. Muvakkat, fânînin fânîsi. O kadar fânî, o kadar fânî ki; gözünü açıp kapayıncaya kadar geçiyor. Fakat insan, yaşadığı müddetçe ölümü unutuyor, nefsin gafleti, nefs-i emmârenin gafleti, insanı milyon sene yaşayacakmış gibi, hiç ölmeyecekmiş gibi zannettirdiğinden, insanlar hataya ve
"İnsana her şeyde rehberlik eden sancıdır."
Fakat sancı devamında mutluluğu da getirir. Çünkü:
'Şüphesiz her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.'(İnşirah,5)
Her şey zıttıyla kaimdir. Zorluğun varlığı, kolaylığın varlığını mecbur kılar. Bu yüzden her zorluk aslında bir kolaylıktır. Bu döngü sırasıyla gece ve gündüz gibi birbirini izler.
Sancısı olmayan insan gerçekten yaşamıyor demektir. Zira varlık bunu gerektirir. Çünkü varlığın varlığı düşünerek anlaşılabilir. Ve düşünmek varlığa ait bir olgudur. Yani bu mecbur bir sonuçtur. Bu sonuç da kişiyi varlığın amacına yönlendirir. Sancı işte burada başlar. Hiç düşünmemiş bir kişi yaşamıştır denilebilir mi?
Bu sancı elbette yalnızca yaşama sancısı değildir. Her sancı insana sorular sorar, bir şeyler öğretir. İnsan hayatı boyunca hep sorulara hazırlanmaz mı zaten? Kişi bunun ayırdına varmalıdır.
Unutulmamalıdır ki her şeyi yaratan Allah'tır. Bizi, yolumuzu, zorluğu, kolaylığı...
"..., insanın benliği de kendine ait değildir."
Bu beden bize emanettir, ruh ise yaratıcıdan bir parçadır. Ve ancak O'nu bilmekle kurtuluşa erilir. Zira;
"Düğümü kim bağladıysa en iyi o çözer. Bela Allah'tandır. Öyleyse?..."
O yüzden çıkmaza girdiğinde insan, Allah'a dayanıp güvenmeyi bilmelidir.
'Kim de Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter.'(Talak,3)
Fihi Ma Fih
Dervişin Teselli Koleksiyonu
daha önemli işlerimiz vardı bizim
"her şeyi yaptım, her şeyi verdim, kabul ettim her şeyi ama o bir gün bırakıp gitti beni." biz kadınlar çoğunlukla buna yatkınız, neye? sunmaya, vermeye, iyileştirmeye, fedakarlık etmeye. neden? yeterki o mutlu olsun, ne olursa olsun, diye. oysa, dedi;
Tülay Kök sen kendine ait parçaları tek tek terk edip feda ettiğinde ortada sen diye
daha önemli işlerimiz vardı bizim
"her şeyi yaptım, her şeyi verdim, kabul ettim her şeyi ama o bir gün bırakıp gitti beni." biz kadınlar çoğunlukla buna yatkınız, neye? sunmaya, vermeye, iyileştirmeye, fedakarlık etmeye. neden? yeterki o mutlu olsun, ne olursa olsun, diye. oysa, dedi; Tülay Kök sen kendine ait parçaları tek tek terk edip feda ettiğinde ortada sen diye bir