Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gelme, desen de koşup gelirim sana Yüreğin çağırmalı her zaman beni Tut ki gözlerini kaçırdın, ellerini çektin benden İnsan yüreğin üşümez mi Yürek Yüreğe
Diğer bir deyişle, insanı harekete geçiren itici güç -ki bu yalnızca bir tanedir- kendi iç huzurunu elde etme ihtiyacıdır. Bu ihtiyaç sona erdiğinde, insan da ölür.
Reklam
Hırka-i Şerîf’in ince işçiliği Hırka-i şerîfin atkı boyları arasında, asırların yorgunluğunu taşıyan tabii ki bazı deformasyonlar bulunmaktadır. Ancak hırkanın dokumaları incelendiğinde, çok ilginç şeylere rastlanmıştır. Defalarca merceğe alınarak büyütülüp incelendiğinde görüldü ki bu hırkanın, insan eliyle dokunması pek güçtür. Çünkü 1400 küsur yıl öncesine dayanan dönemde, ipek, yün ve ketenden oluşan üç ayrı katmanı bir arada kullanmak mümkün değildi. Onu işleyecek bırakın maharetli bir eli; bunu ortaya koyacak bir âlet bile yoktu. Çünkü görülen motif, 8 mikronlu bir âletle anca işlenebilecek inceliktedir. Günümüzde öyle bir tığ mevcut değildir. O dönem teknolojisi düşünüldüğünde, böyle bir hırkayı dokumak için mutlaka bir mikroskopa, en ufak bir titreme emaresi görülmeyen üstün maharetli bir ele ve en az 30 yıl gibi uzunca bir zamana ihtiyacı vardır. Buradan yine Hırka-i Şerîf'in üzerindeki bir düğme, mercekler yoluyla defalarca büyütülüp incelendiğinde; mikron seviyedeki bu düğmenin de yine sarma değil ince işlemeli olduğu görülmektedir ki; insan eliyle yapılamayacak kadar küçüktür.
Derler ki ikisi de insan deneyiminden çok uzaklara düşmüş gibiymişler, acıdan geçip acının öte yanından çıkmışlar.
Rotadan çıktığınız anlar için bir planınız olsun Bir alışkanlığın kalıcı olma şansını artıran bir diğer strateji de, işlerin ters gittiği durumlar için bir planınız olmasıdır. Diyelim ki sağlıklı beslenmeye karar verdiniz. Çok güzel. Hayatınızın en doğru kararlarından birini verdiniz. Eğer siz de çoğu insan gibiyseniz, tutarlı bir şekilde sağlıklı beslenmenin zor olduğunu biliyorsunuzdur. İrade gücünüz tükendiğinde, kolaylıkla programdan saparsınız. Alışkanlık oluşturma sürecinde engellerle, baştan çıkarıcı durumlarla, dikkat dağıtıcılarla karşılaşmanız neredeyse kesindir. Bu gibi durumlar için önceden bir planınız olursa en az hasarla atlatıp tekrar programınıza dönebilirsiniz. Peki, bu konuda ne yapabilirsiniz? İyi alışkanlıklar geliştirirken karşınıza çıkan engellere nasıl tepkiler verdiğinizi gözlemleyin ve elde ettiğiniz verilere göre çözümler geliştirin.
Hedef süreçtir, mükemmellik değil Tutarlılık elbette önemlidir. Ancak bilimsel araştırmalar göstermiştir ki, bir alışkanlığı edinme sürecinde bir ya da birkaç fire, uzun vadede o alışkanlığı edinmenizi engellemiyor. Çoğumuzun düştüğü hata budur. 1-2 gün atladığımız zaman kendimizi suçlamaya başlıyoruz. Bu suçluluk duygusu, özgüven ve özsaygı stokumuzu tüketiyor. Ve nihayet kronik olarak ‘pes eden’ birine dönüşüyoruz.
Reklam
Osmanlı'da Nevbahâr Sultan III. Selim Han
Gayret kemerlerini kuşanmak Sultan, hedefini sekmeyen bir silah ustası, on ikiden vurup ayıran bir okçudur. Diller, onun sekiz yüz metreye yaklaşan ok atışlarından bahseder. Sultan, büyük temennilerle başladığı saltanatında, bazı sıkıntılar yaşayacaktır. Çünkü sadakatsizliklerle örülü en zorlu dönemlerden birine denk gelmiştir. Bazı Müslümanlar eziyet, bazıları sefahat içindedir. Hâl böyleyken, en sıkı tedbirleri almak icap eder. Peyderpey çöken bazı şeylerin, bir anda toparlanması elbette zor, ancak imkânsız da değildir. “İsraftan kaçınalım, hizmet ve gayret kemerlerini kuşanalım. Korkak ve alçaklara haddini bildirelim ki, mazlumlara karşı yevm-i mahşerde yüzümüz kızarmasın.” der sultan. Rüşvet ve yolsuzluğun önünü kesecek tedbirleri ortaya koyar. Maliye için, saraydaki varlığın büyük bölümü nakde çevrilir. Bunu örnek alan ahâli de varlığını devletine teslim eder. Çünkü baş, samimi ve özverili olursa aynı meziyet, tebaaya da sirayet eder.
Mıhlama ile kuymağın farkı Öncelikle genel kanı şu ki Rize dışında Karadeniz bölgesi, kuymak ismini kullanıyor. Rize ise mıhlama, muhlama isimlerini tercih ediyor. Temel bileşenleri aynı, sadece kullanım miktarları farklı şeklinde biliniyor. Yani peynir kullanımın fazla olduğu ürüne mıhlama, mısır unu kullanımın fazla olduğu ürüne de kuymak deniliyor. Kuymakta mısır unu, mıhlamada peynir daha baskın oluyor hâliyle. Genel olarak yöre halkından ulaşabildiğimiz bilgi bu şekilde. Bu hâliyle de aslında tadında çok ufak farklar olan, malzemeleri aynı ama isimleri farklı bir ürünmüş gibi gözüküyor. Tabii bir iddia daha var. Özellikle eskilerin söylediği bir tarif bu. Biraz önce okuduğunuz satırlardaki ürüne mıhlama denilir. Kuymaksa kaymakla yapılır. Yoğurt kaymağı, tavaya dökülür, sütle beraber karıştırılır. Üstüne mısır unu eklenir. Karıştırılarak homojen bir kıvama getirilir. İşte bu kuymaktır ve mıhlamadan oldukça farklıdır. Kaymaktan kuymağa giden bir yoldur bu. Farklı farklı görüşler olsa da temel iki görüş bu şekilde.
Amaçlarımızın enerjisiyle açık ve aktif şekilde bağ kurmak varken neden uzun süre kalbimizin isteklerinin gerçekleşmeni bekleyelim ki?
Sevgi almalı
Sevgi almalı, aldığımızı farkına varmalı ve sevgi aldığımız kaynakları kurutmamalıyız. Sevgi azan/artan bir şeydir. Bir insan bizi sevmeye mecbur ve mahkûm değildir, insanlar sevmeye çok müsaittirler ama hep aynı seviyede devam edecekleri kesin değildir; sevgileri azalır veya artar. Bizim onlarla ilişkimiz belirleyicidir. Anne babamız, eşimiz, kardeşimizle ilişkilerimizi çantada keklik bilmemeliyiz ki maalesef böyle bildiğimiz sevgileri kolayca feda edebiliyor ya da kaybedebiliyoruz. Onların sevgilerini kaybetmeyi göze alarak başka sevgiler kazanma yoluna gitmemeliyiz, aksi kârlı bir alışveriş olmaz.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.