Eğer modern insanın üretim gücü, mağara insanınkinden bin kat daha yüksekse, o zaman neden bugün Birleşik Devletler'de yeterince beslenemeyen ve konut bulamayan on beş milyon insan ve fabrikalarda çalışan üç milyon çocuk işçi bulunuyor? Bu ciddi bir suçlamadır. Kapitalist sınıf, toplumu iyi yönetmemiştir. Bu gerçekler karşısında, yani çağdaş adamın, mağara adamından daha kötü koşullar içinde yaşadığı ve onun üretici gücünün mağara adamınınkinden bin kat daha fazla olduğu gerçeği karşısında, kapitalist sınıfın toplumu iyi yönetmediği sonucundan başka bir sonuç çıkarmak imkânsızdır. Kötü yönettiniz üstatlar, bencilce yönettiniz. Şu anda, yani bu gece, ne siz benim bu suçlamama bir cevap verebilirsiniz, ne de sınıfınızın topu Birleşik Devletler'deki devrimcilere cevap verebilir. Cevap veremezsiniz. Size cevap vermeniz için meydan okuyorum. Ve dahası, sözlerimi bitirdiğimde de cevap veremeyeceksiniz. Başka konularda iyi laf yapan diliniz bu konuda dolaşacaktır.
Kitaba düştüm,
sabahtan akşama kadar okuyorum.
Kitaplar akıllı
kitaplar aptal.
Kitaplar büyük
kitaplar çocuk.
Kitaplar en uzak, en güzel yolculuk,
fakat kısır
fakat sessiz...
Bazı kitaplar hazmede hazmede okunmalı.
Bazı kitaplar bitecek de güzellikler dağılacak gibi hissettirir. Bu kitap yani kısa sürelerin sınırsız dünyaları da öyle geldi bana.
Okuyorum, Oku-yorum, oku-düşün, oku-uygula hayatında, uygulamaya çalış.
Nasıl ki ilâçların kullanma şekli zamanı miktarı etkisi var.
Kısa süreler ve tefsirini de öğün-öğün, gün-gün okudukça,
Elektronik tablet, pc, telefon nasıl yazılım versiyon yenilemesi yaptıkça çalışma hata, sorunları azalıyorsa
İnsan Rabbinden gelen ilahi mesajları okuyup anladıkça, ruh dünyası sürüm atlıyor bir nevi.
Rabbim bizi Bağışla,
Şükür sonsuz hamd Sanadır,
Bizi yolun sırat-ı müstakim de eyle
Rabbim gayretimizi tevfikle neticelendir fazlı kereminle..
En sevdiğim yazarlardan birisi olan John Katzenbach'ın "Sıradaki Sensin" adlı ilk kitabının ardından yazdığı "Seyyah", bir başyapıt olma yolunda giderken finalde bu şansını tamamen kaybediyor, ya da bu kitaba biraz zorlayarak kusurlu bir polisiye başyapıtı da diyebiliriz belki.
Katzenbach kitaplarıyla ilgili yorumlara,
Mutsuz bir yaşlılık dönemi geçiriyorum. Okuyorum, düşünüyorum,arada bir yazıyorum ama yararlı bir şey yaptığımı söyleyemem. Gerçek bir düş kırıklığı yaşıyorum. Ne ideallerle, ne çabalarla kurulmuş güzelim Türkiye Cumhuriyeti, seksen yıl sonra nereye getirildi? Kendime hesap veremiyorum. Böyle mi olmalıydı? Ülkenin yarı nüfusu yoksul. Devlet bütçesinin yarıdan çoğu borç ödemelerine gidiyor. Yatırımlar, teşvikler durdu. Ülkenin varı yoğu haraç mezat satılıyor. Gene de borç üstüne borç biniyor. Nasıl yönetim bu? İnsanın çıldırası geliyor. Duyarlı bir insanın bu ülkede mutlu olması olanaksız. Kırk yıldır böyle. Can mı dayanır buna? Yoksulluk dibe vurdu, varsıllık tavana vurdu. Bir avuç insan nasıl da har vurup harman savuruyor.
Kitaba düştüm,
sabahtan akşama kadar okuyorum.
Kitaplar akıllı
kitaplar aptal.
Kitaplar büyük
kitaplar çocuk.
Kitaplar en uzak, en güzel yolculuk
fakat kısır
fakat sensiz..