Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar" dedim. "Ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz!"
Sayfa 236Kitabı okudu
İnsan öldürmek kolay, ama kan ruhuna da sıçrar. İnsan öldürenin ruhu kanar. Kötü bir insanı öldürünce kötülüğü de yok ettiğini sanırsın, sonra bi bakarsın ki yok ettiğini sandığın kötülükten daha beteri senin içinde büyüyor.Musibete boyun eğersen, gün gelir musibet de sana boyun eğer.
Reklam
"Nasıl oluyor da duyarsız bir insan ruhu böyle anlarda bir anda tarifi mümkün olmayan şefkat gösterebiliyor?"
İnsan ne yerse ağzı onu kokar, ne okuduysa da ağzı onu konuşur… Hiçbir kıyafet zengin bir ruhu gizleyemez, hiçbir zenginlik de cahilliği saklayamaz… Mevlana’nın dediği gibi: “Testinin dışına sızan, içinde olandır. “ ✨
ve insan
İnsan yaşamı sınırlıdır, varlığı akışkan dır, eğilimi be­lirsizdir, tüm bedeni çürümeye yatkındır, ruhu girdap gibidir, kaderi anlaşılmaz ve ünü muallaktır. Kısacası tüm beden bir nehir gibidir, ruh ise rüya ya da hülya gibidir:
Sayfa 19 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
"İnsan ruhu bir ev gibidir, yabancıları bahçede ağırlamak gerekir." Kapıyı herkese açmamak gerek.
Reklam
Yalnızlık eğer, kalabalıklardan, dış dünyanın kuru gürültüsünden, kesretten, insanı gaflete düçar edenlerden uzak durmak olarak algılanıyorsa, bu, şüphesiz, ruhu besleyen bir yalnızlıktır. İnsan kalabalıklardan kendini kaybedince ruhun bereketli alanına girer. Orası, insanlığımızı besleyen en değerli destekleri yaşadığımız yerdir. Zihnimiz orada, Bir olana odaklanır. İçimize döner, kalbimize bükülürüz. Bu, şüphesiz, insani kalitelerimizi artıran en etkili ve işlevsel süreçtir. Bu, bir bakıma ilahi merkeze dönmenin, odaklaşmanın, çokluktan arınmanın yaşandığı yerdir. Sadık Yalsızuçanlar / cins dergi
Bazen bazı zamanlar olur, kim olduğunuzu unutursunuz, dünyadaki yerinizi sorgularsınız. Öyle şeyler hissedersiniz ki acı içinde olduğunuzu bilir ama kimseye ispat edemezsiniz. İnsan kolunu kapıya çarpınca bunu ispat edebilir, bu acıya bir açıklama bulur. İnsan ayağını masaya çarpınca da bunu ispat edebilir, bu acıya da bir açıklama bulur. Hasta olur, ispat edebilir. Sakatlanır ve bunu herkese gösterebilir, herkesi buna inandırabilir. Oysa insanın ruhu acı içindeyken bunu kendinden başka kimseye tam olarak anlatamaz, kendinden başka kimse sayesinde iyileşemez…
İnsan ruhu, için ne derler bilir misin? Taştan sert, çiçek yaprağından narindir. Nadia Hashimi
Bu arada çevrende insan kalabalığının canlı girdabının nasıl kükreyip dönendiğini duyarsın, duyarsın, görürsün nasıl yaşıyor insanlar – gerçeklikte yaşıyorlar, görürsün, yaşam onlar için ödünç alınmış değil, yaşamları uyku gibi, hayal gibi uçup gitmiyor, yaşamları sonsuza dek yenileniyor, sonsuzca gençler ve bir saatleri diğerine benzemiyor; o zaman nasıl da neşesiz ve sıradanlık ölçüsünde tekdüze oluyor korkak fantezi, gölgenin, krin kölesi oluyor, beklenmedik biçimde güneşi örten ve böylece güneşine çok değer veren, gerçek bir Petersburglunun kalbini sıkıntıya boğan ilk bulutun kölesi oluyor – o sıkıntıyla da nasıl bir fantezi doğuyor artık! Hissedersin sonunda yorulduğunu, sonsuz çabada yorulduğunu bu yorulmaz fantezinin, çünkü sonuçta olgunlaşırsın, önceki ideallerini geride bırakırsın: Küle. kalıntıya dönüşürler; eğer başka bir hayat yoksa, onu bu kalıntılardan inşa etmek gerekecektir. Bu arada ruh hep başka bir şey diler ve ister! Ve hayalperest boş yere, külleri karıştırır gibi eski hayallerini karıştırır, o küllerde bir kıvılcım olsun bulmaya çabalar; onu üemek, soğuyan kalbini canlanan ateşle ısıtmak ve ondaki daha önceden tatlı tatlı gelmiş, ruhu huzursuz etmiş, kanı kaynatmış, gözlerden yaşlar akıtmış ve kendisini görkemli biçimde kandırmış olan şeyi tekrar diriltmek için!
Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir ruhu yok etmek kolay, peki sonra sizin ruhunuz ne olacak?
"Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar. Ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz!"
Engin bozkırda uzun bir yolculuğa çıkan insan neler düşünmez ki! Çok şeyler düşünür. Çünkü geniş düzlükte ondan başka kimsecikler yoktur. Öyleyse ruhu taşıran duyguları türkülere dökmenin tam zamanıdır.
Sayfa 8 - Nora KitapKitabı okuyor
Annem derdi ki: "Gidenin boşluğu yoksa hoşluğu da yokmuştur... Gönül sadece açlığını bastırmak için onda bir şey bulmuştur... Herkes kendi yolunun yolcusu kızım... Yoldaş sandığın, sadece ineceği durağa kadar sana yaren olmuştur... Geliş de uğurdur, gidiş de kimi zaman... Hoş gelene hoş bak, hoş gideni hoş uğurla... Boş gelene hiç bakma, boş gideni kafana takma... Gönül han... Kimi gelir, kimi gider... Hiç kimse kalıcı değil, herkes kendi bildiğini eder... Kalabalıkta yüreğinin sesini duyamazsın... Bırak giden gitmek istediği yere varsın... Ne gönül koy, ne gönlünü oy... İnsan önce kendiyle yürümeyi bilmeli kızım... Sen kimseyle değil, önce kendinle yürümeyi bil... Sonra, elleme kader kendi dümbeleğini çalsın.
Kuşku ve tereddüt ve aciz ve noksanıirade içindesin. Insan ruhu parçalara ayrılmış birbiriyle kavga eder. Itikadın zayıf olduğundan nefsiamarenin pençesindesin; velakin bundan bihuzursun.
Sayfa 108Kitabı okudu
1.500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.