Son birkaç sayfa ... Boğazım düğüm düğüm oldu yutkunamadım. Acıyı, sevgiyi, çaresizlik içinde çareler yaratmayı iliklerime kadar hissettim.
Çocuk olmanın tadına varamadan büyümek zorunda kalanlar var bu dünyada Momo. Yaşamın kokusu yok ama çaresizliğin burnun direklerini sızlatacak kadar ağır bir kokusu var.
Sahi; insan birini sevmeden yasayabilir mi Mösyö Hamil ?
Sevmek gerek Momo, iliklerine kadar hissederek sevmek gerek ...
Bir çocuğun yüreğine dokunmadan terketmemeli bu diyarı.
Sevin, çünkü sevmek gerek!
Onca yoksulluk varken bu dünyada
Acıma diye bir şey yoktur...
Yaşamın kokusu da...
Merhaba arkadaşlar, yine bir yeri kanıyormuş gibi ağlayan yüreğimle burdayım… İnanamazsınız ama hala tüylerim diken diken... Belki saatlerdir hiç bıkmadan dinlediğim enstrümantal müziğin etkisi olabilir dicem ama bundan eminim bitirdiğim ama aslında bitirmek istemediğim bu kitabın etkisi çok fazla... Sanırım gerçekten mazoşistim ben, ama lütfen yanlış anlamayın! Fiziksel anlamda değil… Ruhen… Evet gülmeyi çok severim, hatta küçük şeylerle mutlu olmayı da… Ama kitaplardaki ince ama içimizi sızlatan 'o' derin yaralar var ya, asıl bana güç veren onlar… ah madam rosa,,, ah momo… sizdeki nasıl bir sevgi ya... mösyö hamil’in de söylediği gibi; insan birini sevmeden sewdasız yaşayabilir mi?!. Kesinlikle hayır!.. işte elimdeki kitapta anlatılan da; yahudi soykırımda kampta esir alındıktan sonra fransaya kaçan ama 15 yaşında orospu olan madam rosa’nın ve babası tarafından öldürülen orospu annesinden rosaya bırakılan momo’nun birbirlerine karşı duydukları çıkarsız sevgi… o çıkarsız sevgiyle yaşadıkları bağlılık… o bağlılıkla yaşadıkları trajik hayat… evet, maddi ve manevi yokluk çeken bir çocuğun ve bir kadının yaşadıklarını ve yaşadıkları o buruk ve trajik hayatı siz de tahmin ediyorsunuzdur ama okuyup onlarla birlikte yaşamak ayrı bir duygudur, ayrı bir hayattır; ayrı bir hayat dersidir… bence okunması gereken kitaplardan biri: ONCA YOKSULLUK VARKEN... İyi akşamlar
youtube.com/watch?v=zyfJ59eljn8