Karaya Atılan Olta: Eminönü Balıkçıları
B uradaki balıkçılar, denize değil de karaya açılmış, oltalarını karaya atmış gibidirler. Denizdeki balıkçılardan bir farkları da şudur ki, bunlarda sabır yoktur. Sürekli bir hareket b ve sabırsızlık hâlindedirler. k Neden olmasınlar ki? Denizin içinde sürü sürü balıklar görülmeyebilir fakat burada, etraflarından sürü sürü balıklar, gözlerinin
200 syf.
9/10 puan verdi
Dertlerinden kaçabilir mi insan?
Kapağını kapatır kapatmaz içimde tarif edilemez garip bir duygu yaşayıp hemen burada soluklandım. Söyleyecek o kadar çok şey var ki bu kitapta. Hayata, insanlığa dair o kadar güzel mesajlar barındırıyor ki. Her bir karakterle ayrı ayrı sohbet ediyorum havası vardı ve onları dinledim, neler yaşadıklarını, olaylara nasıl baktıklarını, yeri geldi kimilerini yargıladım, yeri geldi onlarla üzüldüm, bazı karakterlerle empati kurmayı denedim ve bir kez daha anladım ki herkes olduğundan daha fazlası… İnsanız işte bilemiyoruz bazen ama hiçbir şey dört dörtlük değil ve herkesin bir sorunu var şu hayatta. Herkes bir şeyler saklıyor işte. O yüzden yargılamamak gerek hemen bir şeyleri. Dışardan her şey güllük gülistanlık olabilir ama karşımızdaki insan içinde kim bilir nelerle savaşıyor. Aktı gitti kitap bir çırpıda, Ethem ve Nurten siz bu kitapta çok ayrısınız benim için. Biz olana bakıyorduk. Selami büyümüş, eli iş tutmuş, bizim dükkana çalışan olmuş. Bizim dükkandaki Selami olana kadar neler olmuş bu oğlana, bunu hiç düşünmemiştim, merak etmemiştim. (s:195)
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20235.7k okunma
Reklam
Eskiden çocukların iyi birer insan olması istenir ve çocuklar buna göre yetiştirilirdi. O zamanlar insan olmak, ihtiyar ve güçsüz anne-babaya üf demeyecek hayırlı bir evlat, Allah’a karşı sorumlu bir kul olmak anlamlarına gelirdi. Şimdi geliri bol bir iş sahibi olmak anlamına geliyor. Kariyer sahipleri ise el üstünde tutuluyor.
Geçici ileti...
Merhaba arkadaşlar burdan bunu yazmak zorunda kaldığım için üzgünüm. Uzun zamandır burada saplantılı ve takıntılı biri tarafından rahatsız ediliyorum. Genelde güzel bir kaç insan haricinde mesajlara dönüş yapmıyorum. Bazı şüphe duyduğum insanların mesajlarına yanıt vermem ise bu şahsın mesajlarını ekran resimlerini isimlerini almak içindi. Her yazanı o sanarak psikolojimi bozdu. Türlü türlü oyunlara maruz kaldım önceleri yanlış anladığımı düşündüm. Sonrasında ise emin olmaya başladım kendisinin sağlıklı olmadığı kesin, uzun süre boyunca hesabımı kapattım hatta çoğu arkadaşları sürekli takipten çıkmak zorunda kaldım. O derece rahatsız edildim ve stres yaşadım. Hesabı kapatmadan önce bu şahıstan emin olmak için benim için değerli dost olan mahiramca ile birlikte birbirimizi etiketleyerek iş birliği yaparak bu şahsın reaksiyonunu, bana yazmasını bekledim ve artık kesinlikle bir saplantı ve takıntı durumu olduğuna eminim. Bugune kadar böyle yasal yollara başvurmadım. Ama en kısa zamanda elimdeki kayıtlarla bu kişiyi yasal yollara başvurarak şikayet edeceğim.. (Takip ettiğim okur arkadaşlarımın şahsına ait değildir bu ileti) Kim olduğu belli olunca, ceza alması için elimden geleni yapacağım. Belli olunca da hesabımdan şahsın kimliğini açıklayacağım. İyi günler..
Zalime Destek Olma
Diyarbakır’da gençler, katil israil destekçisi bir firmayı protesto ettiler. Dünyanın her yerinde yapıldığı gibi içeri girip slogan attılar. Kimseye bir şey demediler. Kimseyi dövmediler. Ortalığı da dağıtmadılar. Bu kadar katliama rağmen hala desteklerine devam eden bu firmalara karşı gayet medenice tepkilerini ortaya koydular. Her gün
Eve Özlem
Nasreddin Hoca’nın fıkralarını, dimağına fikir inmeyen çağlarda okuyan gençler, çoğunu anlayamaz ve bazılarında da hayret içinde kalır. Hoca’nın dokuz onlu yaşlarda dinlediğim bir latifesi vardı. Zihnimde defalarca tasarlamış ve o latifeyi bir türlü anlayamamıştım. Müteselsilen dört beş ayda bir aklıma gelen bu fıkrayı anlamam, uzun zaman aldı.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.