90. Kanunlara itaat eden her düzgün insanın mutlaka ahlaklı bir insan olması gerekmez. Davranışlarındaki resmi doğruluk, bir alışkanlık ya da korku eseri de olabilir. Alışkanlık hele de korku, ahlaki değildir. Yalnızca bilinçli bir şekilde davranmak gerçek anlamda ahlakidir. Nasıl oruç tutmak veya namaz kılmak için bilinçli bir karar vermen gerekiyorsa, iyi ve dürüst davranmak için de bilinçli bir karar vermiş olmam gerekir. böyle bir kararı vermek içinse o ikinci olanağın da açık olması gerekir hadım edilmiş birisi bir ahlak timsali değildir ve zaaf erdem değildir.
Oruç ayı , Allah'ın, insanlığa kendi imkânlarıyla kendini islâm içinde oldurma ortamını sağlaması için bir bağışıdır. Bir şifa ayıdır toplum ruhu için . Bir diriliş ayıdır, insan için, toplum için ve bütün insanlık için.
Bulduğu ilk fırsatta sordu : "Efendi, bağışla ama neden böyle yaptık anlamadım. O kadar emek vermiştik."
"Bu köprünün nesi vardı ki?"
" Bir kusuru yoktu. İşimizi gördü miadını doldurdu."
"Anlamıyorum" dedi Cihan. "Tamam düşmanın eline geçmesin ama insan nasıl eserini gözden çıkarır?"
Sinan bir nefes aldı. "Benim ilk ustam babamdı. Yörenin en iyi marangozuydu, beni de o yetiştirdi. Zadik evveli kırk gün oruç tutardı. Ben de eşlik etmek istediğimde" Sen çalış, tahtadan bir kuzu oy bize "derdi. Dinlerdim. Fakat her seferinde bakar, iyi olmadığını söyler, elimden alırdı. Attım derdi, hadi git yenisini yap. Darılır, kızardım ama kuzularım giderek daha ala oldu." Babam ölünce bir sandık bulduk, yaptığım kuzular içindeydi. Meğer her birini saklamış rahmetli."
"O zaman ne demeye attım diyormuş?"
" Çünkü zanaatında ustalaşmak isteyen, yaptıklarını geride bırakmayı da bilmeli. Eserinden memnun olursan öğrenmeyi kesersin." Ben artık oldum "dersin. Oracıkta kalır yerinde sayarsın. En iyisi her seferinde yeniden hevesle işe koyulmak, sil baştan."
"Tuhaf iş dedi Cihan, kafası karışmış halde.
Sayfa 115 - Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. A.Ş.Kitabı okuyor
Oruç, önce eşyayı diriltir. Elbet, eşyanın bu dirilişi, insan açısından bakılıncadır. Eşya, insana göre dirilmiştir oruçla demek istiyoruz. Evet, oruç, ilkin göze, dudaklara, damağa ve sonra düşünmeye, hayal gücüne tesir eder. İnsanın idrâk ve yorumunu değiştirir. Duygularımız, düşünüş ve hayal edişimiz değişince, bizdeki dünya tasarımı da değişmeye başlar. Artık, ne uyku eski uyku, ne yediğimiz yemekler eski yemeklerdir. Sıcak bir yaz gününden sonra iftarda içtiğimiz ilk bir bardak suyu, hiç bir gün farkına bile varmadan içtiğimiz bir bardak suyla değiştirir misiniz?
YAHUDİLİKTE; orucu ifade eden “Taanit” kelimesi “yas, nefse eza etmek, pişmanlık ve imana dönüş”manasına gelmektedir. En önemli oruçları; Yom Kippur’dur. Oruç, güneşin batması ile başlar, ertesi akşam gökyüzünde yıldızların görünmesiyle son bulur.(25 saat) Oruca başlama yaşı erkelerde 13, kızlarda 12’dir. Yom Kippur orucunun, Hz. Musa’nın Tûr
Kişi, 'insan' olarak ortaya çıktığında, işlenmemiş bir malzeme gibidir- hamdır: Zaman geçtikçe, yaşam akıp geçtikçe, kişinin yaşadıkları, o 'insan' malzemesini işler -yapıp ettikleri, ilerideki eylemJerini belirler, vb.
Hatta, göz kırpış biçimi gözlerinin; suratını asış biçimi alnının çizgilerine biçim verir.-- Ve, herhalde, o 'in s an', işlene işlene, tam o kişi haline gelecek duruma ulaşınca, o insan ölür, o kişi de yok olur.
Tarih boyunca birçok insan "Allah'tan başka ilah yoktur"dediği için öldürülmüştür.
Neden peki, çünkü bu söz ağır bir sözdür kendi heva ve hevesine göre yaşayan ve kanun koyucuların saltanatını kökten yok eden bir sözdür.
İnanın kendi halinizde etliye sütlüye karışmadan namaz kıldığınız ve oruç tuttuğunuz için kimse canımıza kastetmez.
O zamanda bence aklımıza şu soru takılmalı"Ben Allah'ın benden istediği tüm peygamberlerin ortak daveti olan- La ilahe illallah-yolunda mıyım?
Muhteşem bir hitap, muhteşem değinmeler, muhteşem bir konu.
İslam!
Sezai Karakoç' un kaleme aldığı İslam kitabı, bizi mirasçı yapan bir eser. Eserimiz yirmi beş ana başlıktan oluşuyor. Sezai Karakoç yirmi beş farklı başlıkta karşılaştırmalarla, örnekleme ve yoğun terimsel anlatım ile bize konunların hakikatini damıtmayı hedeflemiş gibi
Said'in (radıyallahu anh), Ebû Hüreyre'den [radiyallahu anh] rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Resûlullah Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmaktadırlar:
رُبَّ صَائِمٍ لَيْسَ لَهُ حَقٌّ مِنْ صَوْمِهِ إِلَّا الْجُوعُرُبَّ صَائِمٍ لَيْسَ لَهُ حَقٌّ مِنْ صَوْمِهِ إِلَّا الْجُوعُ وَالْعَطَسُ وَرُبَّ قَائِمٍ لَيْسَ لَهُ حَقٌّ مِنْ قِيَامِهِ إِلَّا السَهْرُ وَالنَّصَبُ
"Nice oruç tutanlar vardır ki, onların bundan nasipleri sadece aç ve susuz kalmaktır. Yine nice gece kalkıp da ibadet edenler vardır ki, onların bundan nasipleri de sadece uykusuzluk ve meşakkattir."
Yani, insan orucunu Allah rızası için tutmaz ve namazını da Allah rızası için kılmazsa, bunlara verilecek sevap yoktur.
İnsan, Allah-u Teâlâ'yı çok zikretmelidir. Zikirden başka her amele bir ölçü tayin edilmiştir. Örneğin namaz günde beş vakittir. Oruç senede bir aydır. Zekât, İslamiyetin belirlediği ölçülere göre zengin sayılan kimseler için senede malın kırkta biridir. Hac yine zengin sayılan kimseler için ömürde bir defadır. Ancak zikir böyle değildir. Zikir için bir ölçü konulmamış, bilakis çok zikir emredilmiştir.
Maksatları kanaatimizce, bir yandan 80 yıldır sinsi bir şekilde tahrip etmeye çalıştıkları toplumun dinî hayatının geldiği noktayı test etmek, diğer yandan da henüz saflarına alamadıkları Müslümanların kafalarını bulandırmak. Son dönemde çıkartılan gündem maddelerine bakın, "Akşamdan şarap içen bir kimse sabaha oruç tutabilir mi?", "Oruçlu bir insan cinsel ilişki ile orucunu açabilir mi?", "Tavuktan kurban olabilir mi?", "Başı açık kadın namaz kılabilir mi?", "Başı açık kadın ve erkek karışık bir şekilde omuz omuza namaz kıla- bilir mi?", "Kur'ân'da başörtü var mı?" daha örnekleri çoğaltabiliriz. Bir örnek de Hürriyet Gazetesi vasıtası ile gündeme taşınmıştı.