Jack London'ın "Kızıl Veba" adlı eseri, 1912 yılında yazılmış, kıyamet sonrası bir dünyayı anlatan bir romandır.
Kitap, 2013 yılında meydana gelen ve dünya nüfusunun büyük bir kısmını yok eden bir salgını konu alır. Hikaye, olayların üzerinden altmış yıl geçtikten sonra, eski bir profesör olan James Howard Smith'in hayatta kalan torunlarına geçmişi anlatmasıyla başlar.
"Kızıl Veba", Londra'nın teknolojik ilerlemelerin ve insan doğasının karmaşıklığına dair sorgulamalarını yansıtır. Eserde, modern medeniyetin kırılganlığı, teknolojik gelişmelerin insanlık üzerindeki etkileri ve doğanın insana karşı üstünlüğü gibi temalar işlenir.
London, insanın doğaya ve kendi yaratımlarına olan bağımlılığını, toplumsal yapıların çöküşü üzerinden ele alır. Eserdeki karakterler, medeniyetin çöküşünün ardından yeniden ilkel hayata dönmek zorunda kalmışlardır.
"Kızıl Veba", hem bir uyarı niteliği taşıyan hem de insan doğasının dirençliliğini gözler önüne seren etkileyici bir distopyadır. London'ın akıcı anlatımı ve derinlemesine karakter analizi, eseri klasikler arasında özel bir konuma yerleştirir.