DOSTOYEVSKİ, BALZAC, TOLSTOY Bana dünyanın üç büyük romancısını sayabilir misin diye sorsalar; ilk sıraya Dostoyevski’yi, ikinci sıraya Balzac’ı üçüncü sıraya Tolstoy’u koyarım. Dostoyevski’yi insanı, Balzac’ı kadınları, Tolstoy’u ise tanrıyı tanımak için okurum. Dostoyevski sıkıntılı, Balzac zevkli, Tolstoy düşündürücüdür. Dostoyevski’yi okuyup
Günaydın. Hayallerimizden vazgeçmek öyle kolay değil. Şartlar tüm mümkünleri söküp atsa bile...
Amor Towles
Amor Towles
şöyle diyor: "Hayat insana hayallerinin peşinden gitmeyi imkânsız kıldığında, insan gizlice de olsa hayallerinin peşinde dolanır." Bunca kötülüğün olduğu dünyada, imkânsız hayallerin peşinde dolansak ne çıkar sevgili okur? Kime ne! Var
Reklam
sarhoşlar ve çocuklardan başka kimseye inanmamayı öğrenmiştim. ama sen sarhoş bir çocuğa benziyordun
İnsanlığa kızan,öfkelenen, bağıran çağıran bir Tanrı imgesi duyduğum zaman benim zihnimde sürekli 10 15 metre boylarında, uzun sakallı yaşlı bir Tanrı silüeti beliriyor ve bu benim gözümde çok basit kaçıyor. Madem o da bizim gibi görünüyor, neden bize kendini göstermiyor diyorum sürekli? Tanrı'nın böyle bir şey olmadığına eminim. Ama Tanrı var mı, emin değilim. Bir Tanrı var ise bu kadar sahipsiz bırakılmamız anlamsız. Hem sürekli her şeyi kontrol altında tuttuğunu söyleyip hem de bu kadar dünyadan elini eteğini çekmesi imkansız.Etrafına bak, Tanrı orada diyorlar. Ya bunlar şizofren, ya ben körüm diyorum.Ama inanç insana görünmeyeni gösterebilir. Ama bu gerçekten de görünen midir, orası tartışmaya açıktır.
Che Guevara - Bir Savaşçının Günlüğü
Che Guevara Kim bilmez ki adını? Arjantinli devrimci bir lider. Kişiliği ve mirası hakkında farklı görüşler bulunsa da hala en tartışmalı figürdür. “Bir insana atılan en büyük yumruk, yere düşüşünden sonra gerçekleşir.” -Che Guevara Bir cümle neler barındırabilir? Dayanıklılık, ilham, direniş, umut, devrimci ruhların kararlığındaki özneler. Kahramanlığın ve insanın evrensel kurtuluşu amacına adanışın, diğer insanların es geçtiği unutulmaya mahkum ettiği ya da zihinlerinin derinliklerine gömdüğü şeylerin Che’nin sahip olduğu sıra dışı entellektüel bir kapasiteye yetenek ve erdemle aktarılışına günlükleriyle tanıklık ediyoruz. 2 Aralık 1956 tarihinde başlıyor ve Küba devriminin zaferle sonuçlandığı 3Aralık 1958 tarihinde sona eriyor. Che Guevara’nın ifadesiyle “ateş ile vaftiz” olduğu andan zafere kadar devam eden bu gerçek kahramanlık hikayesi bir efsane devrimcinin doğuşuna gün gün tanıklık etmemizi sağlıyor. Şu satırları yazıyor: “Pozisyonumuz iyi değildi ve etrafımızı kuşatıyorlardı. Ancak dazla direnç göstermedik. Daha önce hiç hissetmediğim bir şey hissettim. Yaşama isteği!” İşte bu yaşama isteği onu tartışmasız 20. yüzyılın efsane kişiliklerden birine dönüştürüyor. Popüler kültürün yarattığı efsanelerin aksine gerilla siperlerinin ardında adım adım oluşturulmuştur. Sıra dışı bir zeka, devrime olan sarsılmaz inancı en zor koşullara dayanabilme gücü, cesareti, cömertliği, elbette şefkati bu efsanenin oluşmasında belirleyici etkenler oluyor.
Acı değil mi?...
"Kırk cümle kuruyorsun, ağzını açmadan vazgeçiyorsun. İncinme değil bu, insana olan inancını yitirme."
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
Reklam
İnsanlığın Temeli: Adalet, Eğitim ve Empati
Dünyanın gidişatı gerçekten düşündürücü. Güzel konuşan, insanları etkileyen kişilerin bile zamanla kötüleşebileceğini görüyoruz. Herkesin menfaat peşinde koştuğu, insanları görünümlerine ve konuşmalarına göre yargıladığımız bir dünyada yaşıyoruz. Ancak bu yüzeysel yargıların ne kadar yanıltıcı olabileceğini unutmamalıyız. Özellikle savunmasız çocuklara yapılan zulümler, toplumun vicdanını derinden yaralıyor. Yürüyemeyen çocuğa, konuşamayan bebeğe yapılan eziyetler, izleyenleri dehşete düşürüyor. Bu tür olayların artması, insanların birbirine olan güvenini ve inancını sarsıyor. Ancak burada önemli olan, kötüye karşı sessiz kalmamak ve iyi olanı yaymaktır. Dayanışmayı artırmak ve empatiyi yaymak, hepimizin sorumluluğu. Bu sadece çocuklarla sınırlı değil; genel olarak kızlara, kadınlara ve her insana, her canlıya karşı sorumluluğumuzda bilinçli ve zarar vermeden hareket etmenin ne kadar önemli olduğunu da unutmamalıyız. Her varlığa saygı duymak, medeniyetin temelidir. Eğitim, bu konuda ne kadar fark yaratabileceğini gösteriyor. Okuyanla okumayan arasında dağlar kadar fark var. Eğitim sadece bilgi vermekle kalmaz, insanlara düşünmeyi, sorgulamayı, empati kurmayı ve topluma katkıda bulunmayı öğretir. Daha iyi bir dünya için eğitime ve insani değerlere sahip çıkmak çok önemli. Her şeyin menfaat üzerine kurulu olduğu bir dünya yerine, daha adil, anlayışlı ve empati dolu bir dünya yaratmak için hep birlikte çaba göstermeliyiz. Doğusu batısı demeden, medeniyetin en önemli unsuru olan insan haklarını yaşatmalıyız. Haksızlık karşısında sessiz kalmamalı, doğruyu ve iyiyi savunmalıyız.
Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından soğuyorsun. İçine bile bakmıyorsun artık. Dünya, inandığın o yitik cennet değil. Durup dururken inciniyorsun. Kötü söz gerekmiyor bunun için. Sana söylenmesi de gerekmiyor sözün. Tam kirpiklerinin ucunda bir yarım ay, dudaklarında boyalı bir söz… Bir kırıcı gülüş yetiyor kapanman için. Saygısız ses, kibirli gövde, tüküren gözler… Kalabalık, tanrısından büyük! İskeletine kadar çekiliyorsun. Birisine bir söz söyleyeceksin, sessizlik boğucu; şu uzun ayrılığa bir özür, bir sitem… Kırk cümle kuruyorsun, ağzını açmadan vazgeçiyorsun.İncinme değil bu, insana olan inancını yitirme. Yaranı evde bırakıp çıkıyorsun sokağa. Öyle bir uzaklık ki şikayetin sularını çoktan geçtin. Hiçbir şeye öfke duymuyorsun... İnanmıyorsun artık. Anlamamak değil, inanmıyorsun! Can sıkıntısı değil, inanmıyorsun! Yaşamak korkusu değil, inanmıyorsun! [ Şükrü ERBAŞ ]
"İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi, kronik şüpheci olmayı öğrenir. Bu gerçekleştiğinde, artık ne yazık ki çok geçtir. İnsanların tecrübe dediği şey budur. Kalbiyle bağlantısını kaybetmiş bir insana tecrübeli denir."
#5199mecliste...
Sırf kuduzdan değil saldırma sonucunda da ölen pek çok çocuk, genç, orta yaşlı, yaşlı insan oldu. Yüzlerce insan uzuv kaybı yaşadı. Bakın siz bu haberleri "ay içim kaldırmaz" deyip izlemiyorsunuz diye, yok olmuyor. "Taş atmışlardır, nanik yapmışlardır" gibi sözlerinizle alakası olmayan görüntüler duruyor her yerde. Ama şu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.