Lev Nikolayeviç Tolstoy, 19. yüzyıl Rusya’sında kendi edebî kabiliyetiyle bir sanat icra ederek insanlara bildiklerini öğretmeyi ilke edinmiş ünlü bir yazar olarak ön plana çıkmıştır. Yaşamın zorunlu kıldığı temel çizgilerin dışına çıkma cesaretini göstermiştir ve hayatında aldığı radikal kararlarla ve icraatlarla dikkat çekmiştir. Yeryüzünde sadece insanlara ait, en önemli nitelik olan düşünme ve akledebilme kapasitesini kullanan her insanda olduğu gibi Tolstoy da hayatının uzunca bir döneminde yaşamını anlamlandırabilmek için çabalamıştır. Ruhsal bunalımları kendisini intihar teşebbüsüne sürükleyebilecek kadar şiddetli safhalara ulaşmış ve uzun bir müddet kendisini dünya işleriyle oyalasa dahi sonunda yaşamın bir anlamı olmadığına kendini inandırmıştır. Bir süre sonra inanca dair önyargılarını yıkarak inancın, insanın anlam arayışındaki mutlak gereklilik olduğuna ikna olmuştur. Hepimizin hayatının bir döneminde mutlak surette yaşadığı anlam arayışı ve bir tür yeniden doğuş sancısı tecrübesini ustalıkla kaleme almıştır. Din, felsefe, materyalizm, hedonizm vb. açılardan bakarak değerlendirdiği hayatı anlamlandırma çabasını, önyargısız bir şekilde ve hem gelmiş geçmiş düşünürlerin hem de hayatın içinde yer alan sıradan insanların bakış açılarından faydalanarak değerlendirmeye ve bir sonuca vardırmaya özen göstermiştir. Kitap, birçok insanı, düşünerek hayatının anlamını keşfetmeye teşvik ederek ruhsal bunalım ve sanrılardan kurtarmaya yarayacak pek mühim bir yol gösterici rolü oynamaktadır.