Geceyi seyrede seyrede öğrendim ki ışık insanın içinde yanmıyorsa yüzüne vurmuyor ... Şükrü erbaş
İslam zaman ve mekana göre değişmeyen, temel insan doğasına dayanmaktadır. Bu temel ilkeler, temel değerler ve insanın temel ihtiyaçları ile birlikte insan doğası değişmeden kalırken değişim zahirde meydana gelir.
Reklam
Tarafsızlık İlkesi(!) Üzerine
Eğer toplumsal düzenin niteliği, haklı ve çoğunlukta olanların niteliğine paralel bir karakter taşıyor olsaydı, hakikat için yürütülen bir mücadele ve savaşa hiç gerek kalmazdı. Hakikat savaşı, tercih değil, zorunluluktur; bizzat dayatmaya karşı ve dayatmanın olduğu yerde ortaya çıkar. Bugün insanlık, hakikatin pratikleştiği bir topluma
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
İnsan ne istediğini bilmeyen bir var olandır. Hatta ne istediğini “bilme şansı olmayan” bir varlıktır. Buna engel olan ise kendi doğasıdır. Kendi doğası yani var oluşunu mümkün kılan arzusu, var oluşu gibi sürekli bir değişkenlik göstermesinden mütevellit, zorunlu olarak kendisine yabancılaşan bir varlıktır. İnsanın tek mutlak değeri, sürekli sıfır sayısına denk gelir. Artı bir değer olduğunu düşünürken daima sıfıra doğru geriye atar kendisini. Doğa gizlenmeyi sever, demişti Heraklieos; yanlış, doğa ortadadır, insan bunu bilemez halde bulur kendisini. Çünkü doğası gereği sürekli bir var oluşun döngüsünde bulur kendisini. Doğal biçimde kendisini bir noktaya sabitleyip kendisini mutlak anlamda çözemez.
Bugün zoom üzerinden gerçekleştirilen yazar-okur buluşmasına katıldım, yazara şöyle bir soru soruldu; "Nasıl bu kadar bir solukta okunabilen öyküler yazabildiniz. Aynı konuyu, nasıl bu kadar size has kılabildiniz?" Düşündüm, yazar aslında kendisi gibi olmayı seçmişti, her insanın olağanüstü bir doğası vardı ve yazar aradan çekilmişti... Mış gibi görünmekten ışıldamaktan, yazarlık oynamaktan el etek çekmiş, okuru altüst etme tutkusunu bir yana bırakmıştı... Yaratılışının tekrarı olmayan ahengine bir şans vermişti... Bu yüzden binlerce kez yazılmış hikayeleri kendine özgü kılmayı başarmıştı... Başarmak için yapmamıştı bunu üstelik, sadece doğal akışı bozmanın cezbesini reddetmişti...
Reklam
902 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.