Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
39.baskı
İnsanın felaketi sessizce odasında ait olduğu yer olan odasında oturmak istememesinden gelir PASCAL
Sayfa 64 - Can yayınları
31 Mart Yerel Seçimleri Bağlamında Marksizmin Tarihsel Doğruluğu Üzerine
Bilindiği gibi “Yüzyılın Felaketi” AKP iktidarı, devlet gücünü bütünüyle elinde tutmasına rağmen 31 Mart Yerel Seçimlerinde ağır bir yenilgi tattı. Bir ABD-İngiltere-İsrail yapımı proje partisi olan AKP, emperyalist efendileri tarafından iktidar koltuğuna oturtulduğu 3 Kasım 2002’den beri ilk kez bu kadar ölümcül, tedavisi çok zor bir yara almış
Reklam
Prens, her insanın kafasında o kafaya uygun bir insani felaket olduğunu söyledi. İçlerinde insani felaketten başka bir şey olmadığını bilmek için insan kafalarını açmaya gerek yokmuş. “İnsan, kendi insani felaketi olmadan var olamaz,” dedi prens.
Yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
Beyhude uğraşma insanın ruhunu harap eder. Önüne geçilmez bir felâketi kabul ettiğimiz zaman kuvvetli oluruz. Felâkete meydan açın! Saadet bile, ne de olsa, bazen onun ardında kalmaya mecburdur.
İnsanın felaketi, sessizce odasında, ait olduğu yer olan odasında oturmak istememesinden gelir, der Pascal.
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Sayfa 179 - selKitabı okuyor
Reklam
"İnsanın felaketi, sessizce odasında, ait olduğu yer olan odasında oturmak istememesinden gelir." der Pascal.
Sayfa 64 - Can Çağdaş
Tehlikeli olan, insanın personasıyla özdeşleşmesidir, örneğin profesör ders kitabıyla, tenor sesiyle özdeşleşir. Bu da onların felaketi olur. Çünkü o zaman insan yalnızca kendi biyografisinde yaşar.
"İnsanın felaketi, sessizce odasında, ait olduğu ver olan odasında oturmak istememesinden gelir," der Pascal.
Bir insanın yalnızlığı üzerine söylenecek o kadar söz vardır ki! O kadar büyüktür ki yalnızlık. O kadar kalabalıktır ki. Dünyayı dolduran canlılardan uzak bir hayat yaşamak ya da binlerce bedenin arasında olup hiçbirini dinlemeden ilerlemek. Hepsi de yalnızlığın türleridir. Hapishanelerdeki tek kişilik hücreler bazılarını delirtip kendi isimlerini bile unuttururken bazılarını da Tanrı’ya dönüştürür. Ama ne olursa olsun önemli olan tek şey pişmanlıktan arınmaktır. Kendini yalnızlık okyanusuna can simidi olmadan, boğulmak üzere bırakmış bir insan, içindeki dibe sürüklenirken devirdiği her metrede sonsuz huzuru hissetmeye başlamışken, eğer tek bir salise pişmanlık duyarsa yalnızlığından, tek bir salise tereddüt ederse tercihinden, işte o an kişinin felaketi başlar. Panik acıyı getirir. Bir kuş gibi suyun içinde süzülen vücudu çirkinleşir, gerilir, kıvrılır, kontrolsüzce kasılır. Ve tercih ettiği yalnızlığın içinde kaybolmaktan korkan insanın en büyük acısı olan deliliğin başladığı noktadır. Daracık, nefesin bile zor alındığı, yerin metrelerce altındaki bir dehlizde, tonlarca havayı hatırlayıp nefes almamaya ve kalp krizi getirecek kadar büyük bir panik yaşamaya benzer. İçine adım atıldığında girdaba ayak uydurulur. Kendisine çeken dev hortumla uyumlu şekilde dönmek, yapılması gereken tek doğru harekettir. Kurumuş bir yaprağın lodosa boyun eğmesi gibi, insanda yalnızlığına boyun eğilmedir. Yalnızlığın çelikleşmiş iskeletine karşı çıkmaktansa onda keşfedilmeyi bekleyen binlerce bilinmeyeni aramaya çalışmalıdır. Yalnızlık insanın içindeki gizli mabettir..
Reklam
Küçücük ayaklarımla söndürdüğüm sigara izmaritleri, koskoca yangınları önleyecek zannederdim. Her felaketi önler, her iyiliğin altından çıkardım. Kahramanlık oyununu hangi kitaptan arakladım bilmiyorum. Yokuş aşağı indikçe, dünyayla birlikte küçülüp, yok olacağımı sanırdım, yok olmayı nasıl öğrenmiştim? En vahimi de bina tepeleriydi, bizim binanın bir tepesine çıkabilsem, atlaya, hoplaya, zıplaya o binadan diğerine, o apartmandan daha da uzağa ve istediğim her yere gidebilirdim. Semt değiştirmek de neydi ki? Ben şehir, kıta, hatta ülke değiştirebilirdim bu şekilde. Özel güçlerim olduğu saçmalığı nasıl da yer etmiş zavallı zayıf içime. Kendimi o koca evlerin tepesinden hiçbir yerime bir şey olmadan atlayabileceğime inanır, kendimi o kadar cesur ve büyük zannederdim. Hoş düşer, kalkar, ağlar, zıplar, kanardı her yerim ama yine de bir şey olmazdı burkulmanın dışında. Yaş aldıkça küçülüyormuş insan ve çocukluk dedikleri şey belki de en büyük hissettiğin, en cesur olduğun zamanlarmış, büyüdükçe cesareti de kırılıyormuş insanın. Saflık mıydı buna inanmak yoksa bilmişlik miydi bilmiyorum, ama hâlâ aklımda o zamanlar var, öyle berrak, o kadar şeffaf ki, sildiğim her şeyin altından çıkabilecek kadar da derin ve sağlam hatta kaçınılmaz. Bir şeylerin değişeceğine üstelik kendiliğinden hem inanç hem de inanmamak var, yerine göre birini çıkarıp, diğerini karartıyorum, bugün kendime inanıp, yarın inanmıyorum. Diğer gün hiç aklıma gelmiyor. Sonra siliyorum, yeniden yazdığımı zannedip, eskinin kopyasının üzerinden geçiyorum.
İnsanın felaketi, sessizce odasında, ait olduğu yer olan odasında oturmak istememesinden gelir, der Pascal.
Sayfa 59
Duyarsızlık ve kararsızlığa acziyetin de eklenmesiyle hayatta kalmak için eyleme ihtiyaç duyulan zamanlarda eyleme geçme başarısızlığı yaşanır. New Orleans'taki Katrina fırtınası felaketi (Ağustos 2005) bunun klasik bir örneğidir. Bu felaket, birçok vatandaşın eziyet çekmesini ve ölümünü engellemek için hazırda bulunan devasa kaynakları
Sayfa 500Kitabı okudu
"İnsanın felaketi,sessizce odasında,ait olduğu yer olan odasında oturmak istememesinden gelir."
Şinasi'den pek hoşlanmadığı için, ikidir, onu evindeki toplantıya çağırmamıştı. O vakte kadar buna pek ehemmiyet vermeyen Şinasi, ilk defa olarak alındı. Zaaf anlarında, insanın can sıkıcı bir vakıayı tahsis edemeyerek umumileştirmesi ve bir felaketi aynı seri içindeki bütün menfi ihtimallere teşmil ederek hepsini hakikat gibi görmesi yüzünden Şinasi de, Neriman'ın arkadaşı tarafından davet edilememesinin hususi sebeplerini araştıramıyor, bütün Darülelhan kızlarının kendisinden hoşlanmadığını zannetmeye kadar varıyordu. Cigarasını yaktı ve kibriti çakarken aşağı kayan kemençesini koltuğuna sıkıştırmak için, itiyat haline gelmiş hareketini yaparak yürümeye devam etti
Sayfa 10 - ÖtükenKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.