Kutsal Bilgi Kuramı
Her şeyi kuşatan ve hakim olan “Evrensel Ruh" tabiri “Alîm, Mâlik” Allah’ın sıfatlarıyla ilişki kura bilir miyiz? Bu konu hakkında nasıl delillerimiz olacak!
Charles-André Gilis, “Evrensel Ruh" kavramının kaynağını sorgularken, asıl amacın “Kutsal Bilgi" halini yaşamak olduğunu anlatmaya çalışmaktadır.
Karl Jaspers'İN BENZEŞEN İNSAN ANLAYIŞI
Hasan ÇİÇEK
İnsan, tarih boyunca hem dış âlem, hem de kendisi üzerine düşünmüş ve araştırmalar yapmıştır. Hatta düşünce tarihinin belli dönemlerinde insan üzerine düşünme, dikkatleri insana çekme yoğunlaşır. Böylece
Güzel bir isimden, insan zihnini kurcalayan gerekli bir konunun gayet basit ve sade bir dille izahı.
Kısaca; "kader midir, keder midir" deyip kafayı bulandırmaya gerek yok, bize bildirilen neyse ona inanıp gayb olan konularda iman ettik bitti demenin gerekliliğini ve iradeyi Allah'ın razı olacağı doğrultuda kullanmanın önemini güzel bir şekilde anlatmış.
Ayrıca kitabın son kısmında;
Hasan Basrî'nin Emevî halifesi Abdülmelik bin Mervan' a, kaderin neliği ve insanların seçimleri hakkında yazmış olduğu risale, son derece önemli bilgiler ve düşünsel temeller sunuyor..
Roman tahlillerinde eğer romanın konusu bir aşk hikayesi ise, roman genel olarak aşık, maşuk ve rakipten oluşan bir aşk üçgeni ile tahlil edilir. Bu üçgen, hem klasik hem de modern roman metinlerinin tahlilinde işleyen bir üçgendir. Doğu'daki mesneviler ve Batı'daki romanslar hep bu aşk üçgeni ile kurulur.
Klasik metinlerde ise bu aşk
Yazdığım aslında bir inceleme degil çünkü sanat konusun da profesyonel bir bilgiye sahip degilim. Benim bildiğim ufak tefek acemilik dışında bu yüzden kitabı 8 gunde bitirdim. Zorlandım bazı sanat eserleri okurken. Bunda yazarın kendi entelektüelitesini baz alarak dağınık işlemesinin etkisi vardı tabi. Yazar bu kitapta Güzelliğin neligi, tarihini
MODERN İSLAM DÜŞÜNCESİNİN FİKRÎ VE TOPLUMSAL TAHRİBATI
"Dinin sekülerleştirilmesi" veya "dinî bir çözülme" olarak nitelendirilmesinin pek de yanlış olmayacağını düşündüğümüz Modern İslam Düşüncesi kendisini orijinal bir yaklaşım olarak takdim etse de, varlık sebebi ve en temel karakteri olan tepkisellik, onu sanıldığından daha
Türk tasavvuf geleneğinde, insanı, insan eden asıl cevherin ruhu olduğu vurgulanır. Sadece Yunus'un:
"Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez"
dediği mısra üzerinde düşünülse bile, insanda ölümsüzlük iksiri taşıyan bir öz olduğu anlaşılabilir.
Bu ölümsüzlük iksirinin bütün insanlara olduğu gibi Türk genetik mirası ile ilk hücresinden itibaren
Bilmek isteyen kişi için bu çeviri oldukça güzel tanımlamalar içermektedir. Ben Metafizik kitabını inceleyip Varlık felsefesi dersim için bir makale hazırlamıştım. Bu makalemden yola çıkarak Metafizik nedir? Töz nedir? biraz bahsedeyim.
Metafiziksel eylemle ilk defa “ilk felsefe” adı altında Aristoteles felsefesinde karşılaşırız. “İlk felsefe” de
Türk tasavvuf geleneğinde, insanı, insan eden asıl cevherin ruhu olduğu vurgulanır. Sadece Yunus'un:
"Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez"
dediği mısra üzerinde düşünülse bile, insanda ölümsüzlük iksiri taşıyan bir öz olduğu anlaşılabilir.
Bu ölümsüzlük iksirinin bütün insanlara olduğu gibi Türk genetik mirası ile ilk hücresinden itibaren
"Zaman, en çok sahip olunması gereken şeydir. Biz, bize tanınan zamanı değerlendirir, kullanırız. Yazgımız gibidir zaman da. Küçük irademiz ile büyük irade içerisinde kendimize yer açarız. Bütün bunları bilmekse zaman alır. Her zamanın kendi bilgisini zamanında bilmek, ömrü iyi kullanmaktır. Böyle ömürlerin ardından pişmanlık yaşları
(...) bir kavram olarak "insan"ın içini doldurmakla, insan dışında kalan canlı veya cansız herhangi bir varlık kümesinin ortak adı olan bir kavramın, örneğin "ağaç"ın içini doldurmak bir değildir; "ağaç" nedir diye sorduğumuzda, sorunun cevabı bütün ağaçların ortaklaşa sahip olduğu özellikler hesaba katılarak verilir; oysa neliği sorgulanan şey insan olduğunda tam tersine, felsefe tarihinin gösterdiği gibi, genellikle, çoğunluğun değil, azınlığın sahip olduğu özelliklere göre yanıt veriliyor.
Bilgi arttıkça,bilmediğinin de farkına varır insan. Farkındalık,hatalardan ve neticesi mutsuzluk olan yanlışlardan imtina etmeklik olduğundan, bu tedbirin kazandırdığı şey de bizatihi mutluluk olur.
Husserl’e göre bilimin bunalımı, aslında Avrupa insanının bunalımıdır. Bu bunalım, insanın varlık nedeninin ve varlık yapısının (ing. existence) sarsılmasıdır. Bilim, insan düşüncesinden koptuğu için bu durumdadır. Halbuki insan, öznellik çerçevesinde anlam kazanmaktadır. İnsan sadece dış dünyadan gelen verileri alan bir mekanik yapı değildir. Bunun yanında insan, bu sürece kendinden de bir şeyler katar. Ben'in anlam veren bir özelliği vardır ve bilgi, bu anlamı verme etkinliğinden doğar. Bilim, tıpkı Bergson'un eleştirilerinde olduğu gibi, insanın ruhsal yanını unutmuştur. Bu sebeplerden ötürü, yeni bir yönteme, yeni bir düşünme yoluna ihtiyaç vardır.