‘’Sarsılmaz zannedilen planların çürüklüğü, en çetin ortamlarda karşılaşılan karşı koyma ile anlaşılır. İnsanların, yazılan, çizilen ve planlanan gibi olmadığı durumlarda baş gösteren, ahmaklıkların sultasının hükümranlığı kadar kof ve mefluç bir haleti ruhiye sunar. Ve planlama tersine, hiçbir akıl tarafından ‘anlaşılmayacak zannedilen’ noktaya döner; bu, kendini masum ve saldırganlığa uğrayanlarıysa mutlak suçlu gösterme çabasıdır. Belki de bir süre yutturulabilecek bu eylem, sonunda herhangi bir yalanın daima tütmemesi hasebiyle çökecek ve doğruluğun karşısında çıplak duracaktır. İşte, kötülerin, kendine uymayan insanları nefretle ezmeye, demir sopalarla, tehditvari eylemlerle korkutmaya çalıştıkları bizlerin, haklarını arayışındaki saf ve temiz yol bundan ibarettir... hor görülmeye çalışılan insanlar, güç altında tutulmaya çalışanlarla aynı... Ve bizler herhangi bir eylem için birleşmeye kalksak; en âlâ suçlular olarak yaftalanıyor ve yargılanıyoruz. Bu birçok şeyi suratlara çarpıyor... ‘’Kötülerin planlarının acizliği, mukavemet karşısındaki çaresizliğinden kaynaklanır.’’ D.p -karşı koyma
Namaz
Ehli Sünnet: -Ben namaz kılmaya gidiyorum Beynamaz: -Benim yerime de dua et Ehli Sünnet:- Edeyim de o niye gelmedi derse ne diyeyim? Beynamaz: -Gelecekmiş ama bu aralar işleri varmış dersin (Bu insanlara eğitim veren insanlar, Allah'ı doğru dürüst anlatmamış ki bizi yaradan Rabbimize lâyık bir ümmet olamamışız ülke genelinde)
Reklam
İnsanlar sevilmek için yaratıldılar, eşyalar ise kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni, eşyaların sevilmeleri ve insanların kullanılmalarıdır. (Cemil Meriç)
Böyle hissettiren insanlar da var. Denk geldiniz mi?
‘‘ ... Denize bakmanın insanın kalbini iyileştiren bir yanı var. Rüyada bile görsen böyle. Bir şeye başlamak için de, bitirmek için de iyi bir mahal burası. Deniz gören bir masa bulabilmek büyük şans bu hayatta. Ne kadar şanslı olduğumuzu düşünebiliyor musun?"
Ara sıra sinemaya –ibret için– gittiğimden bana, İstanbul içindeki insanlar, o dakikada sinemada geçmiş zamanın gölgelerini hazır zamana getirmek cihetiyle, ölmüş olanları ayakta gezer suretinde gösterdikleri gibi aynen ben de o vakit gördüğüm insanları, ayakta gezen cenazeler vaziyetinde gördüm. Hayalim dedi ki: "Madem bu kabristanda olanlardan bir kısmı sinemada gezer gibi görülüyor; ileride kat'iyen bu kabristana girecekleri, girmiş gibi gör; onlar da cenazelerdir, geziyorlar." Tarihçe-i Hayat
Dürüst insanlar çıldırmış durumda. Yalnız vasat ve yeteneksiz insanlar yaşamdan zevk alıyorlar.
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
Reklam
"İnsanlar kendileriyle bile birlikte barış içinde yaşamayı başaramayan bir türken bizimle nasıl yaşayabilir ki? Dünya üzerinde meydana gelen savaşlara bak. Toplumların daha az gelişmiş diğer toplumları nasıl vahşi, yoldan çıkmış, sapkın olarak adlandırıp soykırımlar yaptıklarına bak. Yalnızca farklı oldukları için hem de. Farklı deri renkleri, farklı dilleri, inançları oldukları için. Kendileri gibi düşünmedikleri için. Hayır, insanlar asla başka bir türle eşit olmayı kabul edemezler. "
Sayfa 42 - Elpis YayınlarıKitabı okuyor
İnsanlar, babalarıyla analarının dağ gibi ümitleriyle dünyaya geldikten sonra denizler gibi ümitsizlikler içinde boğularak kaybolup gidiyorlardı.
Daha hayatının baharındaydı. Fakat, karamsarlık bütün hayatını kaplamıştı. Çünkü, elindekiler ile hayalleri çelişiyordu. Hayallerini elindekilerle barıştırmalıydı. Fakat nasıl??? #kanaaat #zanaat #kıraat
Evvela çocukları izledi Veli Demir. Beyin kıvrımları yeteri kadar gelişmediği için düşünceden ve hatta hislerden bile fazlasıyla uzak davranışlar sergileyen bu patates kafalı yaratıklar insanın bozuk doğasının gözlemlendiği ilk duraklardı. Hayır, aptalca oyunlar oynamaları veya sağa sola koşturmalarını kastetmiyordu. Arzulamanın en ilkel halini
Reklam
Kime güveneceğimi bilemiyorum artık. İnsanlar tam bir hayal kırıklığı...
İnsanlar yeryüzünde, mutluluk içinde birbirlerini incitmeden, dövmeden, bıçaklamadan yaşamalıdırlar.
Bazı insanlar öteki dünya için o kadar çok endişelenirler ki bu dünyada yaşamayı asla öğrenemezler.
Anılar değil insanlar özlenir. Önce inkar edilir sonra kabullenilir. Bu böyledir, görmek istemediğin aslında gerçektir.
İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.