Birey ve Toplum
“İnsan doğanın ürkütücü gücüyle baş edebilmek için diğer insanlarla bir araya gelerek toplumları oluşturmuştur. Ancak, toplumlar geliştikçe insan da giderek doğadan kopmuş ve bunun yarattığı yalnızlığı giderebilecek yeni bir beraberlik bulamamıştır. İnsanın kısa bir süre için de olsa doğayla yeniden baş başa olması, onu eski bir dostla
“Üniversite hocalarından duyup da unutamadığınız sözler”
• Bir tıpçı için neşter neyse, hukukçu için de dil odur. • Arkadaşlar başkasının yerine imza atarken mantıklı atın, kızın adı Ece, bir imza atıyorlar Ramazan diye. • "Unutmayın, sadakat taklit edilebilir, liyakat taklit edilemez." • 'Evlilik bir akit, aşk ise ahittir.' • Bir sene size aşırı lazımmış gibi her şeyi öğreteceğiz sonra da
Reklam
Seni çok ama çok iyi anlıyorum. Şu an sakın bir kitap ile konuştuğunu düşünme, ben senin iç sesinim. Okuduğun her satırda kendini göreceksin. Hadi sıcacık bir kahve al ve gel bana... Şu genç yaşına rağmen, fazlasıyla ağır şeyler yaşadığını düşünüyorsun. Ve hatta bu kadarı fazla diye sitem ettiğin anlar da oluyor. Bazen taşıyamayacağın bir yükün
Suç
Kapının kapanma sesini hatırlıyorum. Artık özgür bir insan olamayacağımı, bir çan sesi gibi duvarlardan sekerek kulağıma gelen yankılı sesle anladım. Arkamdan kapanan bu kapı benim özgürlüğümü irademi yani sahip olduğum her şeyi elimden almıştı. Yüksek perdeden gelen bu yankılı sesi hayatım boyunca bir daha unutamayacağımı biliyordum. Her şeye
Neden edebiyat? Neden sanat?
Bu aralar “Denizin Uzun Taç Yaprağı”isimli romanı okuyorum. Romanın temel konusunu İspanya iç savaşı oluşturuyor. İç savaşta yenilen Cumhuriyetçiler Fransa’ya sığınmak zorunda kalır ve burada çeşitli kamplara yerleştirilirler. Onlar istenmeyen adamlardır. Kamp koşulları acımasızdır. Önce çocuklar ölmeye başlar bir bir sonra yaşlılar. Ama onları
Insanlar
Kitabım elimde sabır tespihi çeken insanlar gibi aynı cümlede takılı kalmış tekrar edip duruyorum. Bir türlü odaklanamıyorum, olduğum yerde çakılı kalmak sevgiliye bir an önce kavuşamamak gibi canımı yakıyor. Düşünceler bir sarmal oluşturuyor beynimin içinde, dönüp duruyorlar bir girdap gibi. Nejat İşler geliyor aklıma, “Hayatımdan çıkan insanlara teşekkür edesim geliyor” demişti. Ben bu kadar kolay kararlar veremiyorum, yufka yüreğim her defasında düşüncelerin oluşturduğu sayısız çentiklerden dolayı yaralı. Beni huzura götüren kitapların içine bile gömülemiyorum, gömülmek yerine aynı cümlenin üzerine yığılıp kalıyorum. Ofisimde tahtada yazılı olan “insanlar acımasızdır” sözü, üst bir ses tarafından sürekli beynime çakılan bir çığlık gibi kulaklarımın çınlamasına sebep oluyor. Samimiyetsizlik ilkesini ya da ilkesizliğini damarlarındaki kan kadar normal kabul edenler tarafından, hayallerimle birlikte hayatın içinde eriyip gidiyorum. Her defasında son derece insani hayallerime, özünde insan olmanın… ihtiyar
Reklam
“İnsanlar, elemlerinizden daha acımasızdır.”
Deniz Kılıç
Deniz Kılıç
çok çok acı ama fazlasıyla gerçek
Dünyanın hiçbir yerinde alınacak çok şey yoktur. Acı ve yoksunluk dünyayı doldurur ve onlar geçip gittiğinde de dört bir yanda can sıkıntısı beklemektedir.Dünyada egemen olan kötülüktür ve budalalık da büyük söz sahibidir. Yazgı acımasızdır ve insanlar zavallıdır.
146 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.