Orwell"in distopyası
SAVAŞ BARIŞTIR
ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR
CEHALET GÜÇTÜR
George Orwell'in "1984" adlı romanında distopik bir dünya yaratılmıştır. İktidar partisi sosyalistlerden, Rus komünistlerinden ve Alman Nazilerinden daha acımasızdır. Herkes partinin başındaki Büyük Birader'e itaat etmek zorundadır, sadece bu da yeterli değildir. Herkesin onu sevmesi gerekiyor. Tek parti rejiminde insanlar düşünceleri ve eylemleriyle yargılanmaya çalışılıyor. İktidarın ortaya çıkardığı yeni dil, mevcut dili temelden değiştirmeye çalışıyor ve amaç muhalif görüşleri ortadan kaldırmaktır.Orwell bu eserini Sovyet Rusyasından esinlenerek yazmıştır.İktidar, halkı yanında tutmak için çeşitli manipülasyon yöntemlerine başvurur.Bunlardan en önemlisi savaştır.
Aynı fikirde olmayanlar düşünce suçu adı altında hapse atılıyor. Bunu Winston Smith'in başına gelen olaylarda yakından görüyoruz. Karşıt düşüncelere kapılmanın yanı sıra düşünceyi sınırlamak da partinin temel önceliklerinden biridir. Eserde eleştirilen ana ideoloji nedir? Faşizm mi Komünizm mi? Her iki ideolojide kitapda kendine belli bir yer buluyor. Ancak 
George Orwell , 
1984 eserinde tüm otoriter, despotik, diktatörlük rejimlerinin bir prototipini yaratmıştır.
KAHR OLSUN BÜYÜK BİRADER
Başkan Babamızın Sonbaharı İncelemesi
Latin Amerika deyince aklınız ilk ne geliyor? Futbol, fiesta, mata çayı, salsa, tango ve tabi ki diktatörler…Pinochet, Garcia Somoza, Noriega, Juan Vicente Gomez, Pinilla…Aklıma gelmeyen daha bir sürü diktatör. Bu diktatörlerin hepsi askeri darbe ile gelmedi tabi. Bazıları seçilerek geldi ama Peron gibi baskı ve şiddet rejimi kurdular. 
Gabriel Garcia Marquez
