Hayat çok acımasızdır ve kendinizi apendiks gibi hissetmenize neden olur bazen. Normalde oldukça önemli olmanıza rağmen, insanlar bir işe yaramadığınızı düşünür durur ya.
“İnsan doğanın ürkütücü gücüyle baş edebilmek için diğer insanlarla bir araya gelerek toplumları oluşturmuştur. Ancak, toplumlar geliştikçe insan da giderek doğadan kopmuş ve bunun yarattığı yalnızlığı giderebilecek yeni bir beraberlik bulamamıştır. İnsanın kısa bir süre için de olsa doğayla yeniden baş başa olması, onu eski bir dostla
"Ölüm her şeyi eşit kılar." - Seneca
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Romalı filozof
Seneca'nın hayatı, felsefesi ve eserlerine değindikten sonra tragedyanın esin kaynakları ve mitoloji ile olan bağlantılarına geçeceğim. Son olarak Seneca'nın anlattığı hikâyeyi karakterler üzerinden ele alarak değerlendirmeye
Sizlere kitabın ilgi çektiğini düşünerek, belki de daha da ilgi çekmesi gerektiğini düşünerek, yayında ve yapımda emeği geçenlerin bir nebze olsun yükünü almayı düşünerek bu incelemeyi yazmayı bir borç biliyorum.
Öncelikle kitaptan biraz bahsetmek gerekirse; Üç astronotun bulunduğu gemi Mars'a düşüyor ve gemideki arkadaşları ölüyor,
Hani hepimiz dünyaya yalnızca mutlu olmak için geldiğimizi düşünüyoruz ya, öyle değil! Öyle değil işte.
İnsan hep eksik ve bundan daha fazlası değil hayat. Ne demişti Ah Muhsin Ünlü hatırlayalım:
"Burası dünya yahu burası bu kadar işte."
Hadi bir de Arthur Schopenhauer'i hatırlayalım:
"Dünyanın hiçbir yerinde alınacak çok şey
• Bir tıpçı için neşter neyse, hukukçu için de dil odur.
• Arkadaşlar başkasının yerine imza atarken mantıklı atın, kızın adı Ece, bir imza atıyorlar Ramazan diye.
• "Unutmayın, sadakat taklit edilebilir, liyakat taklit edilemez."
• 'Evlilik bir akit, aşk ise ahittir.'
• Bir sene size aşırı lazımmış gibi her şeyi öğreteceğiz sonra da