Baştan uyarayım, konu Metro olunca çenem düşüyor. 3 kitap için ortak inceleme yazmak istedim. Yer yer oyunla da kıyaslayacağım tabi ki çünkü ben de Metro'nun oyunları sayesinde tanıdım bu kitap serisini.
Sene 2012. O zamanlarda da şimdiki gibi anakartı gitti gidecek,
Super Mario'ya girsen Nasa roketinin kalkarken çıkardığı ses kadar dışarıya
"Sıradan insanlar dinginliği kendilerinin dışında, araba gezilerinde, rahat çalışma odalarında ararlar; düşünen insan ise her şeyi kendi içinde bulur."
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani, bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani, o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut, kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel, en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
_evlilik hakkında düşünceleriniz?
- Bu düzen içerisinde insanlar birbirlerine tüketime, çıkar, fayda temelinin dışında yaklaşmıyorlar. Düzen bunu gerektiriyor. Sevgi saygı, yüce duygular için bir araya gelip özgürleştirici, geliştirici birliktelikler kurulamıyor. Çünkü insanların beyinleri henüz kafesleri kıramamış. Kapitalizmin, gericiliğin çeperlerini aşamamış... yani sevgi bilinç işidir... İnsan biliçlendikçe, özgürleştikçe sevmesini bilir. Bu yüzden bu koşullarda evlilik köleliği derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor.
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
"Ey insanlar şunu iyi bilin ki, Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a; beyazın siyaha, siyahın beyaza takva dışında bir üstünlüğü yoktur.''
(İbni Hanbel)