"Bazı insanlar neden doğaya aykırı davranırlar? Ne olursa olsun yaşama savaşı vermektir doğal olan."
Veronika görünüşte her şey sahip biridir. Fakat hayatında bir şeylerin eksikliğini hisseder. Girdiği bunalım onu intihar girişimine kadar götürür. Ölümle kucaklaştığını zannederken gözlerini bir akıl hastanesinde açar. Üstelik içtiği haplar onu kısa sürede ölüme götürecek bir kalp rahatsızlığına sebep olmuştur. Ailesi kızları iyi okullara gitsin ve prensesler gibi giyinsin diye büyük fedakarlıklar yapmıştır. Fakat kızlarını piyanist olma hayallerinden vazgeçirip hukuk okumasını istemişlerdir. Bu baskıcı sevgi onun mutsuz olmasına, karşılıksız yapılan fedakarlıklar ise suçluluk duymasına sebep olmuştur. Mutlak ölümle baş başa kalmak ve hastanedeki diğer hastalarla kurduğu iletişim Veronika'yı ölüm ve yaşam dengesinde nereye çekecektir?
Kitap tam olarak Paulo Coelho kitabıydı. Her insanın içinde delirmeye yatkınlık olduğu, toplum tarafından baskılanmanın insan ruhunda nasıl yaralar açtığı açıklanıyor. İnsanın hayatı, ölümü, dini ve kendini bulmasını, başkalarının biçimlendirdiği kendisinden ise kurtulmasını öğütlüyor. Kitapta Sufi Geleneğinden sıkça bahsedilmiş. Ayrıca Nasrettin Hoca ile ilgili hem komik hem de düşündürücü bir hikaye var. Simyacı kitabının konusu da Mevlana'mızın bir hikayesinden yola çıkmıştı. Sanırım yazarın kültürümüze karşı bir ilgisi var.
*Temelde, hayatta başımıza gelen her şey kendi suçumuz, başka kimsenin değil.
*"Hepimiz şu ya da bu biçimde deliyiz zaten."
*Ne de olsa "deli"ydi ve kimseyi hoşnut etmek zorunda değildi.