İş yoldaşımın tövsiyəsi ilə oxudum. İlk dəfə pozitiv fəlsəfəyə aid nə isə oxuyurdum. Əslində kitabda bilmədiyimiz heç nə yazılmayıb. Yaşamaq, sevmək, az yemək, gülümsəmək, meditasiya etmək, erkən yatıb tez qalxmaq və s. Lakin kitab sanki bunları bilməkdən əlavə, bunları etməyə təşviq edir insanı. Kitabı oxuduqca uzun ömürlü və qamsız insanların özümdə olan və olmayan xüsusiyyətlərini kəşf etdim. Öz daxilimlə ğzümlə xoşbəxt ola bilən, tək vaxt keçirməkdən qorxmayan biri olduğum üçün xoşbəxtəm. Məncə xoşbəxtlik üçün ediləcək ən çətin iş budur. Qalanlarını etmək elə də çətin deyil. Həyatımın ən çətin dönəmlərindən birində təsadüfən belə bir kitaba rast gəldiyim üçün xoşbəxtəm. Məni dərinə batmaqdan çəkib qurtardı. Mən daha çox kitabların pessimist tərəflərini sevən biriyəm amma pozitiv bir təəssürat istəyənlər oxuya bilər. Bir də Martin İdendən sonra yaxşı gəldi…
))
"Büyük Amerikan Şehirlerinin Ölümü ve Yaşamı" kitabı, kentsel alanların nasıl işlediği ve nasıl işleyebileceği konusunda eleştirel bir bakış açısı sunan bir eserdir. Jane Jacobs, kentsel planlama ve yapılaşma konusundaki geleneksel görüşleri sorgulamaktadır.
Jacobs, kitapta modernist kentsel planlama yaklaşımını eleştirmekte ve bu
Mutlu bir hafta dileğiyle bugünkü kitap yorumuma geçiyorum.
Kalemi ile ilk defa tanıştığım yazar Serhan Kurşun’a ait bir devam romanı #muhbirgölgelerinoyunu .
İlk kitabı okumadığım için fikir sahibi değilim ;ancak #muhbir kitabından edindiğim fikir yazarın oldukça güçlü bir kalemi olduğu. Betimlemelerin etkileyiciliği, sayfalar ilerledikçe karakterlerle olan bağınızı güçlendiriyor.
İbni haldun‘a ait olduğu söylenen “coğrafya insanın kaderidir .” sözünü yeniden düşündüm.Gerçekten coğrafya insanların yaşamlarında büyük bir mukadderat mı yoksa sınırlarını zorlayanların olumsuz yanlarını aşabilecekleri bilecekleri bir Gerçeklik mi?
1940’ların Hatay’ında ataerkil bir toplum yapısına eleştirel bakış açısıyla yazılmış bireysel, ahlaki konularda sorgulamalar yaptıran ve düşündüren bir eser.
Yazarın derin karakter analizleri eseri okurken öylesine içine alıyor ki bir kız çocuğunun gönlüne düşen ilk sevdasına,alnına yazılan kara leke olarak görülen günden sonra Suriyeli bir kaçakçıyla yaptığı evlilik ile üzerine kuma gittiği kadından, sınır ötesine bölgedeki yaşamlara, Beslem,Hacer ve Ali’nin babası sayesinde suçlarla dolu şekillenen geleceğine İstanbul’a kadar uzanan harika bir kurgu.
Tavsiyemdir.
Bugün sizlere kalemini ilk kez okuduğum @soner_gedik kitabi ile geldim.Kalemi gayet akıcı ,dil sade ve anlaşılır.
Dünyanın her geçen gün ne kadar karmaşık hale geldiğini görüyoruz.Oysa dünya kötülüklerden kurtulmuş olsa,infazlar,bombalı saldırılar,ölümlerin olmadığı zaman diliminde olsak.Yardımlaşmanin ve iyiliğin kol gezdiği bir dünyada yaşasak,işsizlik,açlık,kaos olmasa kulağa ne kadar #ütopik geliyor değil mi?
İşte kitabimizda Lili ve Osiris teknoloji ve bilim adına kabiliyetini ortaya koyan ,dahi iki genç ve birbirlerime aşık.Osiris #avrupabirliginin İnternet güvenliğini sağlayan bir uzmandir.Lili ise annesini terör saldırısında kaybetmiş babasından öğrendiği gibi kendi ütopyasi olan ve o ütopya da yaşayan bir #hacker dır.Yaptiklari araştırmalar ile tehlikenin içine adım adım yürüyorlar.Osiris sanata olan düşkünlüğü kendinisini geliştirerek insanların iyi mi kötümü olduğunu keşfedecek bir #aura geliştirir. Siyah aura kötülüğü içi de olanları gün yüzüne çıkaracaktır. Bir de #kizilaura vardır.Lili ve Osiris bu #ütopya nin etrafında yolları kesişiyor.Keşfettikleri programı uygulamaya koymaya karar verirler.Bu Aura sayesinde izlerini kaydettirmeleri yaşanan olayların dünyayı şaşkına çevirmesi kimlerin yaptığını,neler olduğunu bilemezler.Soluk soluğa okuyacağınız bir kitabı sizlere bırakıyorum.Ben çok sevdim tekrar okuyacağım kitaplar arasında yerini aldı.Kötülüğün son bulduğu bir dünya da yaşamak dilegi ile...
.
İnsanız, hata yapmak özümüzde var. Yeter ki kabullenelim, yüzleşelim. Bize sunulanı değil, kendi içimizde yaşattığımız dünyamızı keşfedelim. Yazar işte böyle telkinlerle gerçek hayat hikayeleri çıkarıyor karşımıza. Üstelik sohbet havasında ve samimi söylemleriyle.. Verilmek istenilen mesajların, rahatsız etmeden ince bir dille anlatıldığı, okuyunca kendinizden de bir şeyler bulabileceğiniz, dolu dolu bir kitap. Psikolojiye ilgi duyanlarin seveceği bir tür kişisel gelişim kitabı.
Yazar genel düşünceleri yanında, yaşadığı deneyimleri de sunuyor bize. Kendimize değer vermemiz gerektiğini sürekli hatırlatıyor. Yapılan hataların doğallığını ve bunları tersine çevirip bizim için olumlu olmasını sağlamanın önemini anlatıyor. İnsan olmanın güzelliklerini, zorluklarını, hayatın inişlerini, çıkışlarını, aşkın farklı yönlerini ve mutluluğun sırlarını aktarıyor. Hayatın zorluklarına karşı cesur ve umutlu olmanın önemini gösteriyor. Düşünceye sevk eden, eksiklerimizi görüp bulabileceğimiz, akıcı, sürükleyici ve etkileyici bir eser.
#İnsanızAyıbıYok
^
^
#alıntı
Ben bir kelebeğim. Yarın öleceğim. Bir günüm var o da bugün.
^
İnsanların çoğu aşkı tanımlarken aşk sandıkları yanılsamaları yaşıyorlar.
^
Sahip olmak isteyen, acı çektiren, bencil ve dış etkilere bağlı bir aşk... Öyle olmasa ne önemi vardı yaşın, mezhebin, yaşam tarzının, paranın? Böylesi kriterlere bağlanan aşklar, ancak gerçek aşkın silueti olabilir, ki o bile zor.
^
^
#inkılapkitabevi #üçüncügözyayın #aretvartanyan #bloghemsire #edebiyat #kişiselgelişim
Adem'den Önce
Jack London’ın "Adem’den Önce" adlı romanı, ana karakterin rüyalarında tarih öncesi atalarının yaşamını deneyimlemesini anlatır. Hikaye, anlatıcının modern dünyadaki yaşamı ile rüyalarında gördüğü tarih öncesi yaşam arasında gidip gelmektedir.
Roman, insanın evrimsel geçmişini, ilk insanların sosyal yapısını ve hayatta kalma stratejilerini gözler önüne serer. Jack London, bu eserde insan doğasının kökenlerine, içgüdülerine ve evrimsel mirasına dair derin bir sorgulama yapar.
O kadar gerçekçi bir olay dizisi anlatıyor ki kurgu dışı ütopik yapısını okuyucuya yaşatıyor
