Hakiki manada kurtuluş bu baskıdan kurtulmakla elde edilir. İnsanoğlu bu tutkuların esiri olmaktan kurtulduğunda hakiki manada özgürleşir. Artık hayatının amacı nefsin sonu gelmez isteklerini tatmin etmek değildir. Yalnızca yüce Mevlâ'nın hoşnutluğunu kazanmaktır ki, insan zaten bunun için yaratılmıştır. Gerçek özgürlük işte budur: Rabbü'l-âlemîn'e kul olmak ve O'ndan başka her şeyden özgürleşmek...
Hakiki hürriyet bu daveti gönülden kabul edişle mümkündür. Günahların, isyanın, bâtılın ve şerlerin karanlığında hürriyetten bir iz ve emare aramak beyhude çabadır. İnsan bir günde dünyayı dolaşabilecek, bir saatte uzayın derinliklerine gidebilecek güç ve imkâna ulaşsa da, nefsinin boyunduruğundan kurtulmadıkça hür değildir.
O halde bütün çabamız hakiki hürriyet beratını almaya matuf olmalıdır.
Rabbimiz'in tevfik ve inâyeti ile...
Neden bildiğimiz şeyleri sürekli farklı kaynaklardan duymaya ihtiyaç duyuyoruz? Bu ihtiyacımızı da karşılamamıza rağmen, neden "kalın kafalı " beynimiz bir türlü öğrenip uygulamaya geçmiyor?
“Bâde, coşup taşmakta bizim coşkunluğumuzun dilencisi, bizim muhtâcımızdır…”
İşte meye çoşkunluk veren, onu kendi gönül heyecanlarına avuç açtıran bu dudaksız kadehsiz sarhoşluk, insanoğlu için ne baht ne devlet ne saâdet…