İnsanoğlu kendini bu gözle gördüğü vakit büyür, kibirlenir, şişer ve ululanır. İşte kibir, kendinde bu halin meydana gelmesinden ibarettir. Buna izzetlenmek ve büyüklenmek de denir. Bunun için İbn Abbâs (r.a.) Allahu Teâlâ'nın: "Onların gönüllerinde, ulaşamayacakları bir büyüklenme vardır." (Mü'min sûresi, 40/56) âyet-i
Sayfa 449Kitabı okudu
Eğer köhnemiş insanoğlu -neden böyle olduklarını bir tek Tanrı bilir- ısrarla geçmiş acılarını hatırlamayacak olsa ve o anki sukünete kendini bıraksa, o zaman çok daha az acı çekerdi.
Reklam
Böyle anlarda, ölüm adını verdiğimiz şeyin ne olduğunu sorarım kendime. Ölümün eremeyeceğim sırrından değil, yaşamın sona ermesinin getirdiği fiziksel duygudan söz ediyorum, insanoğlu ölümden korkar, ama kof bir korku bu; normal bir insan bu korkuya başarıyla göğüs gerer ve yaşlısıyla, hastasıyla normal insanların hiçliğin uçurumunu izlerken dehşete kapıldığı nadir görülür, ki zaten hiçliğin ne olduğunu uçuruma bakarken anlar. Bütün bunlar hayal gücü eksikliğinden kaynaklanıyor. Ölümün uyku hali olduğunu sanmak da düşünen bir varlığa hiç yakışmıyor. Uykuya hiç benzemediğine göre neden öyle olsun? Uykuyu uyku yapan, sonunda insanın uyanmasıdır, oysa, bilindiği üzere, şimdiye kadar ölümden uyanana rastlanmadı. Ölüm uykuya benziyorsa, ölümden uyanacağımızı varsaymamız gerekirdi. Her şey bir yana, normal insanın düşündüğü bu değildir: O, ölümü, uyanılmayan bir uyku olarak tahayyül eder, bununsa hiçbir anlamı yok. Söylediğim gibi, ölüm uykuya benzemez, çünkü insan uykuda canlıdır ve uyur haldedir; insanın nasıl olup da uykuyu şuna ya da buna benzetebildiğini çok merak ediyorum, çünkü ne ölüm tecrübe edilebilir, ne de ona benzeyen herhangi bir şey. Bana gelince; bir ölü gördüğümde, ölümü, bir gidiş anına benzetirim. Ceset ise, üzerimizden çıkardığımız giysileri hatırlatır. İçimizden biri çekip gitmiş, hem de o benzersiz, biricik giysisini yanına almadan.
Sayfa 69 - Olaysız Bir Özyaşam Öyküsü, 40 H.K. Başlangıç metni, 21 Şubat 1930Kitabı okudu
Böyle anlarda, ölüm adını verdiğimiz şeyin ne olduğunu sorarım kendime. Ölümün eremeyeceğim sırrından değil, yaşamın sona ermesinin getirdiği fiziksel duygudan söz ediyorum. İnsanoğlu ölümden korkar, ama kof bir korku bu; normal bir insan bu korkuya başarıyla göğüs gerer ve yaşlısıyla, hastasıyla normal insanların hiçliğin uçurumunu izlerken dehşete kapıldığı nadir görülür, ki zaten hiçliğin ne olduğunu uçuruma bakarken anlar. Ölümün uyku hali olduğunu sanmak da düşünen bir varlığa hiç yakışmıyor. Uykuya hiç benzemediğine göre neden öyle olsun? Uykuyu uyku yapan, sonunda insanın uyanmasıdır, oysa, bilindiği üzere, şimdiye kadar ölümden uyanana rastlanmadı. Ölüm uykuya benziyorsa, ölümden uyanacağımızı varsaymamız gerekirdi. Her şey bir yana, normal insanın düşündüğü bu değildir: O, ölümü, uyanılmayan bir uyku olarak tahayyül eder, bununsa hiçbir anlamı yok. Söylediğim gibi, ölüm uykuya benzemez, çünkü insan uykuda canlıdır ve uyur haldedir; insanın nasıl olup da uykuyu şuna ya da buna benzetebildiğini çok merak ediyorum, çünkü ne ölüm tecrübe edilebilir, ne de ona benzeyen herhangi bir şey. Bana gelince; bir ölü gördüğümde, ölümü, bir gidiş anına benzetirim. Ceset ise, üzerimizden çıkardığımız giysileri hatırlatır. İçimizden biri çekip gitmiş, hem de o benzersiz, biricik giysisini yanına almadan.
Sayfa 69 - h.k 40 sayfa 69-70Kitabı okudu
Hep kendimi kıyaslamak; okulda, kolejde, büyürken kendimi bir başkasıyla ölçmek üzere eğitildim. O zaman kendime şunu soruyorum; neden ölçüyorum ki? Neden kendimi sizinle kıyaslayayım? Siz yeryüzündeki en mükemmel insanoğlu, en büyük aziz ya da kurtarıcı olabilirsiniz, ama neden kendimi sizinle kıyaslayayım? Böyle yapıyorum çünkü böyle yapmaya eğitildim.
Duayla Uyanık Kalmak
Sonra İsa öğrencileriyle birlikte Getsemani denen yere geldi. Öğrencilerine, “Ben şuraya gidip dua edeceğim, siz burada oturun” dedi. Petrus ile Zebedi’nin iki oğlunu yanına aldı. Kederlenmeye, ağır bir sıkıntı duymaya başlamıştı. Onlara, “Ölesiye kederliyim” dedi. “Burada kalın, benimle birlikte uyanık durun.” Biraz ilerledi, yüzüstü yere
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.