Reformun ilk manifestosu.. Başına gelebilecekleri düşünmeden, cesur yüreklilikle inandığı dini sonuna kadar savunan, yapılan yanlışlara, düzenbazlıklara göz yummayıp başkaldıran Martin Luther beni bayağı büyüledi. Bir roman, hikâye, şiir değil; tarihin tam da içinden kopup gelen bir kitap. Eğitim hayatımız boyunca rönesans ve reformun tarihleri, getirdiği yenilikler vb. birçok şeyi ezberledik fakat iç yüzüne tam olarak vâkıf değildik. Bu kitap reformun iç yüzünü gözler önüne seriyor.
1517 yılında artık dayanamayıp canına tak eden Luther, başpiskopos olan Albrecht von Brandenburg’a endüljanslardan haber veren, bunu eleştiren Doksan Beş Tez’ini gönderdi. Bu tezler kısa sürede ilk olarak Almanya’ya, ardından da Avrupa’ya yayıldı. Bu durum, Luther'in düşüncelerini destekleyenlerin sayısını gün geçtikçe çoğalttı. Bu sayede protestanlığın da temellerini atmış oldu. İncil'in din adamlarının elinde bir oyuncağa çevrildiğini, insanların İncil'den çok din adamlarının (!) sözlerini önemsediklerini, kilisenin halktan para alarak cennetten toprak satmasına (endüljans) karşı başpiskoposu bilgilendirmesini içeren Doksan Beş Tez muhakkak okunmalı.
Kitap, bir sayfası Latince; diğer sayfası Türkçe olacak şekilde ilerlediği için çok kısa sürede okunup bitiyor. (Benim için yarım saat sürdü.)
* Ne yazık ki okurken ülkemizdeki bazı din tüccarlarını da görmedim değil. Aradan 500 küsur yıl da geçse insanoğlu ahmaklıklarına devam ediyor. Her şey apaçık şekilde Kur'an-ı Kerim'de yer almasına rağmen, kitabımıza ters düşen eylemlerde bulunuluyor, sözler sarf ediliyor ve bu kişilere inananlar var. Gözümüzü dört açmakta da fayda var.