Toprak savaşıysa, savaşların en kutsalıdır. İnsanoğlu bu dünyada bir de savaşmıyorsa, ne işe yarar? Ottan çöpten ne farkı olur?
YKY
İnsanoğlu yalnız değildir. Bir ada gibi bağımsız ve kendi başına değildir. Dünyanın herhangi bir parçası bütünün bir bölümüdür Küçük bir toprak parçası denize aksa koca bir kıta küçülür. Bütün bir ülke yok olsa, arkadaşların ölse senin evin ve yaşadığın ülke yok olmuş gibi üzülmelisin. Çünkü ben de o büyük bütünün bir parçasıyım. İşte bu yüzden; asla, Çanlar Kimin İçin Çalıyor? diye sorma. Çanlar senin için çalıyor.
Reklam
Gör Çocukken evimizde toprak saksıların içine dikilmiş, muhteşem güzellikte çiçekler vardı. Onlar sulanır, yaprakları temizlenir, sevilir, toprağı değiştirilirdi. Tam olarak ne zaman oldu bilmiyorum, yeni bir akım başladı. Plastik dönem... Saksıların plastikleri çıktı. Toprak saksıları atıp yerine plastiklerini koyduk. Sonra o çiçekler o
Sayfa 49
Toprağın sarsıntısı denizin fırtınasına benzemiyor, büsbütün ayrı bir şey; denizde her zaman müteyakkız bulunuyoruz; deniz, biliyoruz ki insanoğlu için güvenilecek bir unsur değildir. Onu başından düşman olarak aldığımız için su bizde mukavemet, müdafaa ve zafer sevkitabii ve ihtiyaçlarını uyandırıyor... Halbuki toprak böyle değil; o insanlığın en güvendiği unsurdur. Saadetini, refahını, emniyetini ona bağlamıştır. Onu her zaman itaatli, müşfik veyahut hiç olmazsa lâkayt ve sakin görmeğe alışmışızdır. Toprağın sarsılması işte bu emniyetin yıkılmasıdır ve bir dost tarafından hançerlenmeğe benzeyen vahim bir hâli vardır. Onun için denizden gelen tehlike karşısında atik ve cesaretli kesilen insan, topraktan gelen tehlike karşısında maneviyatını kaybetmiş bir sürü şekline giriyor.
Göçümüzün artık ebediyen sona erdiğini düşünür olduk, hatta o pervasız sözcüğü kullanma cesareti gösterip, bu toprak bizim, dedik, yalnızca ödünç verilen topraklar sanki insana ait olabilirmiş gibi. Ancak insanoğlu haiz olmanın tutmak olmadığını ve malik olmanın korumak olmadığını unutur her zaman.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 17 days
Dünyanın En Güzel Şiirine...
Vâreden’in adıyla insanlığa inen Nûr Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından Rahmet vadilerinden boşanır âb-ı hayat En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat Ne güzel bir giriş, dünyaya ne güzel bir geliş... Toprağı kirlerinden arındıran o Yağmur için, rahmet vadilerinin
Yağmur
YağmurNurullah Genç · Timaş Yayınları · 20192,380 okunma
Reklam
Deniz, biliyoruz ki insanoğlu için güvenilecek bir unsur değildir. Onu başından düşman olarak aldığımız için su bizde mukavemet, müdafaa ve zafer sevkitabii ve ihtiyaçlarını uyandırıyor... Halbuki toprak böyle değil; o insanlığın en güvendiği unsurdur, Saadetini, refahını, emniyetini ona bağlamıştır. Onu her zaman itaatli, müşfik veyahut hiç olmazsa lâkayt ve sakin görmeğe alışmışızdır. Toprağın sarsılması işte bu emniyetin yıkılmasıdır ve bir dost tarafından hançerlenmeğe benzeyen vahim bir hâli vardır. Onun için denizden gelen tehlike karşısında atik ve cesaretli kesilen insan, topraktan gelen tehlike karşısında maneviyatını kaybetmiş bir sürü şekline giriyor.
“…hatta o pervasız sözcüğü kullanma cesareti gösterip, bu toprak bizim, dedik, yalnızca ödünç verilen topraklar sanki insana ait olabilirmiş gibi. Ancak insanoğlu haiz olmanın tutmak olmadığını ve malik olmanın korumak olmadığını unutur her zaman…”
O canım Kharitler ve o güzelim Peitho Altın gerdanlıklar taktılar boynuna Horalar bahar çiçekleriyle donattılar saçlarını, Hermeias doldurdu göğsüne yalan dolanı, Uzaktan gürleyen Zeus'un istediği oluyordu, Ses koydu içine o tanrılar kılavuzu Ve Pandora adını taktı. Pandora bütün tanrıların armağanı demekti, Çünkü tüm Olymposlular armağan vermişti ona. Tanrıların babası kurunca bu düzeni, Epimetheus'a gönderdi Pandora'yı Kılavuz Tanrı Hermeias'la. Epimetheus unuttu Prometheus'un dediğini: "Zeus'tan armağan alma," demişti ona Prometheus, "Alırsan, ölümlüleri derde sokarsın," demişti. Armağanı aldı ve alınca anladı Başına bela aldığını. Eskiden insanoğlu bu dünyada Dertlerden, kaygılardan uzak yaşardı, Bilmezdi ölüm getiren Pandora açınca kutunun kapağını, Dağıttı insanlara acıları dertleri. Bir tek Umut kaldı dışarı çıkmadık Kapağı açılan dert kutusundan. Umut tam çıkacakken Pandora kapamıştı kapağı, Böyle istemişti bulutları devşiren Zeus. O gün bugündür insanların başı dertte, Toprak bela doludur, deniz bela dolu, doludur, gündüzler dert dolu, Salgınlar başıboş dolaşır sessizce Ölümlülerin çevresinde, Derin düşünceli Zeus ses vermedi onlara Sessizce gelişlerini duymasın diye insanlar. Görüyorsun ya Zeus'un dileğine karşı gelinmez.
Mars’ı yaşanabilir kılmak mümkün mü?
Kutup takkelerini buharlaştırmak için onlara ısı vermeliyiz. Koyu renk tozla örterek daha fazla güneş ışığı emmesini sağlayabiliriz. Yeryüzünde ormanları ya da yeşillik örtüsünü yok etmek için kullandığımız yöntemin tersini orada yapmış oluruz. Ama Mars'ın kutup bölgelerinin yüzeyi çok geniştir. Yeryüzünden Mars'a gereken tozu taşımak
Sayfa 159 - Beşinci Bölüm - Kırmızı Bir Gezegene İlişkin Hülyalı DüşüncelerKitabı okuyor
Reklam
Toprağın sarsıntısı denizin fırtınasına benzemiyor, büsbütün ayrı bir şey; denizde her zaman müteyakkız bulunuyoruz; deniz, biliyoruz ki insanoğlu için güvenilecek bir unsur değildir. Onu başından düşman olarak aldığımız için su bizde mukavemet, müdafaa ve zafer sevkitabii ve ihtiyaçlarını uyandırıyor... Hâlbuki toprak böyle değil; o insanlığın en güvendiği unsurdur. Saadetini, refahını, emniyetini ona bağlamıştır. Onu her zaman itaatli, müşfik veyahut hiç olmazsa lâkayt ve sakin görmeğe alışmışızdır. Toprağın sarsılması işte bu emniyetin yıkılmasıdır ve bir dost tarafından hançerlenmeğe benzeyen vahim bir hâli vardır. Onun için denizden gelen tehlike karşısında atik ve cesaretli kesilen insan, topraktan gelen tehlike karşısında maneviyatını kaybetmiş bir sürü şekline giriyor.
Sayfa 90
Üstadım hislerin tercümanı
Garip bir yaşam bu Eski defterleri kapatıyoruz Yerine yeni bir defter açıyoruz Sonra o defterleri satıyoruz Aslında, aslında insanoğlu garip Birden her şey bitiyor, herkes gidiyor Yalnız kalıyoruz Toprak oluyoruz Toprağa bakanlar oluyoruz... Ölümünün ikinci yılında saygı ve özlemle.. Bıraktığımız yerden devam. music.youtube.com/watch?v=t43G7vV...
Okumak, yazmak, mektep, eğitim bütün bunlar gaye değildir, vasıtadır. Gaye, halkın dirliğini değiştirmektir. Onu, doğayla, tabiatla savaşında silahlandırmaktır. Teşkilatlandırmaktır. Tabiata hakim kılmaktır. İnsanoğlunun asıl hürriyeti budur... Yoksa orman tükenir, sular kurur, toprak akar ve insanın, yaratıldığı günden beri tabiatla süregelen savaşında insanoğlu yenilirse, midenin azgınlığı, kafanın değerlerini yutar. İnsan hayvanlaşabilir.
Sayfa 166 - ÖğretmenKitabı okudu
534 syf.
·
Not rated
·
Read in 41 days
Wuhu!
Öncelikle tarihi bir kitabı kurgusal yerleri olmasına rağmen bitirmiş olmanın verdiği huzur ile cumlelerime başlıyorum... Yazara şöyle eline yüreğine ve hayal dünyana sağlık diyerek teşekkür edeyim de üzerimde kalmasın... Antik Mısır,firavunlar ve halk...Antik Mısır dedim ama yıl 2024 bazı ulkeleri o bazı ülkelerde yaşanan sorunları-ki yönetim,ekonomi,açlık,terörizm vs vs-dusununce insanoğlu hiç yol katetmemis bunu fark ettim...Üzülerek söylüyorum inanmak bir zorunluluk olabilir ama inandığımız şeyleri herşeyin önüne getirmek ne kadar realist bir fikir bunu bilmiyorum...Milyonlarca yıl önce ki ruhban sınıfı ve şimdide bunun karşılığı olanlar...O zaman da da makam mevki ve kendi istikballeri bu zamanda da aynı teraneler...Kısaca şimdiyi geçmişin gözünden görmeme sebep oldu...Ve insanoğlu yaşadıkça ihtiraslarin kurbanı olmaya devam edecek gibi...Kim bilir milyon milyon yıl sonra bir yazıtta belki rastlanilmayacak ama şu an bu iletiyi yazdığım telefon denilen alet toprak altindan çıkartılıp bu yazdıklarım okunacak birileri tarafından...O zaman umarım okuyanlar biz başarmisiz degistirmisiz diyebilirler hayatın yorungesini... Saygilarimla
Akhenaton
AkhenatonTuna Kahraman · Dorlion Yayınları · 202317 okunma
Yapay İroni
Bugün de birkaç çocuk öldürdük. Kızmayın bana, sizin menfaatlerinizden alıyoruz gücümüzü. İki gün bağrışıyor, 3 gün yürüyorsunuz sonra biz kaldığımız değil devam ettiğimiz yerden katletmeye devam ediyoruz. Karşı mı çıkıyorsunuz. Sizi duymuyoruz. Aslında her şey "alışmakla"" alakalı. İnsanoğlu her şeye alışır. Alışmadığı bir şey görebiliyor musunuz ? Mesela ölümler ilk başladığı hafta bizleri taşlıyordunuz. Tıpkı şeytan taşlar gibi. Sonra biraz daha hedef kitlesi yükseldi-büyüdü. Dünya karşı çıktı "Filistin`de katliyam var" diye. Üzerinden iki üç ay geçti ve sesler kesildi. Bizi bir mahkemeye sevk ettiler. Dava görülmekte lakin her şey bir formalite. Binlerce insan katlettik ve epeyce bir toprak kazandık. En kötü ihtimalle Almanlarda olduğu gibi belli bir miktarda tazminat öderiz ve her şey yoluna girer. Tabi her şey bir Filistinle kalacak değil. Bakın Irak` üzerinden yirmi seneden fazla bir süre geçti. Kimse konuşuyor mu ? Ya Afganistan? Peki ya Suriye? Ukranya? Biz Satranç oyununu masaya koyarız ve dünya üzerinde sadece biz mat ederiz. Sonuçta Vadedilen topraklar diye bir şey var. Biz uydursakta-uydurmasakta bu böyle. Siz gece rahat uyurken biz yeni bombalarla yeni hayatları yok edeceğiz. Malum dünya nufusu fazla... Hem medya haber bekliyor, doğru değil mi? Size her şeyi sunuyoruz. Şimdi bize müsade yerlebir edilecek daha çok bina ve hayat var.
1,095 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.