Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Toprağın sarsıntısı denizin fırtınasına benzemiyor, büsbütün ayrı bir şey; denizde her zaman müteyakkız bulunuyoruz; deniz, biliyoruz ki insanoğlu için güvenilecek bir unsur değildir. Onu başından düşman olarak aldığımız için su bizde mukavemet, müdafaa ve zafer sevkitabii ve ihtiyaçlarını uyandırıyor... Halbuki toprak böyle değil; o insanlığın en güvendiği unsurdur. Saadetini, refahını, emniyetini ona bağlamıştır. Onu her zaman itaatli, müşfik veyahut hiç olmazsa lâkayt ve sakin görmeğe alışmışızdır. Toprağın sarsılması işte bu emniyetin yıkılmasıdır ve bir dost tarafından hançerlenmeğe benzeyen vahim bir hâli vardır. Onun için denizden gelen tehlike karşısında atik ve cesaretli kesilen insan, topraktan gelen tehlike karşısında maneviyatını kaybetmiş bir sürü şekline giriyor.
Göçümüzün artık ebediyen sona erdiğini düşünür olduk, hatta o pervasız sözcüğü kullanma cesareti gösterip, bu toprak bizim, dedik, yalnızca ödünç verilen topraklar sanki insana ait olabilirmiş gibi. Ancak insanoğlu haiz olmanın tutmak olmadığını ve malik olmanın korumak olmadığını unutur her zaman.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
224 syf.
10/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Dünyanın En Güzel Şiirine...
Vâreden’in adıyla insanlığa inen Nûr Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından Rahmet vadilerinden boşanır âb-ı hayat En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat Ne güzel bir giriş, dünyaya ne güzel bir geliş... Toprağı kirlerinden arındıran o Yağmur için, rahmet vadilerinin
Yağmur
YağmurNurullah Genç · Timaş Yayınları · 20192,409 okunma
Deniz, biliyoruz ki insanoğlu için güvenilecek bir unsur değildir. Onu başından düşman olarak aldığımız için su bizde mukavemet, müdafaa ve zafer sevkitabii ve ihtiyaçlarını uyandırıyor... Halbuki toprak böyle değil; o insanlığın en güvendiği unsurdur, Saadetini, refahını, emniyetini ona bağlamıştır. Onu her zaman itaatli, müşfik veyahut hiç olmazsa lâkayt ve sakin görmeğe alışmışızdır. Toprağın sarsılması işte bu emniyetin yıkılmasıdır ve bir dost tarafından hançerlenmeğe benzeyen vahim bir hâli vardır. Onun için denizden gelen tehlike karşısında atik ve cesaretli kesilen insan, topraktan gelen tehlike karşısında maneviyatını kaybetmiş bir sürü şekline giriyor.
Sayfa 90
“…hatta o pervasız sözcüğü kullanma cesareti gösterip, bu toprak bizim, dedik, yalnızca ödünç verilen topraklar sanki insana ait olabilirmiş gibi. Ancak insanoğlu haiz olmanın tutmak olmadığını ve malik olmanın korumak olmadığını unutur her zaman…”
O canım Kharitler ve o güzelim Peitho Altın gerdanlıklar taktılar boynuna Horalar bahar çiçekleriyle donattılar saçlarını, Hermeias doldurdu göğsüne yalan dolanı, Uzaktan gürleyen Zeus'un istediği oluyordu, Ses koydu içine o tanrılar kılavuzu Ve Pandora adını taktı. Pandora bütün tanrıların armağanı demekti, Çünkü tüm Olymposlular armağan vermişti ona. Tanrıların babası kurunca bu düzeni, Epimetheus'a gönderdi Pandora'yı Kılavuz Tanrı Hermeias'la. Epimetheus unuttu Prometheus'un dediğini: "Zeus'tan armağan alma," demişti ona Prometheus, "Alırsan, ölümlüleri derde sokarsın," demişti. Armağanı aldı ve alınca anladı Başına bela aldığını. Eskiden insanoğlu bu dünyada Dertlerden, kaygılardan uzak yaşardı, Bilmezdi ölüm getiren Pandora açınca kutunun kapağını, Dağıttı insanlara acıları dertleri. Bir tek Umut kaldı dışarı çıkmadık Kapağı açılan dert kutusundan. Umut tam çıkacakken Pandora kapamıştı kapağı, Böyle istemişti bulutları devşiren Zeus. O gün bugündür insanların başı dertte, Toprak bela doludur, deniz bela dolu, doludur, gündüzler dert dolu, Salgınlar başıboş dolaşır sessizce Ölümlülerin çevresinde, Derin düşünceli Zeus ses vermedi onlara Sessizce gelişlerini duymasın diye insanlar. Görüyorsun ya Zeus'un dileğine karşı gelinmez.
Reklam
Mars’ı yaşanabilir kılmak mümkün mü?
Kutup takkelerini buharlaştırmak için onlara ısı vermeliyiz. Koyu renk tozla örterek daha fazla güneş ışığı emmesini sağlayabiliriz. Yeryüzünde ormanları ya da yeşillik örtüsünü yok etmek için kullandığımız yöntemin tersini orada yapmış oluruz. Ama Mars'ın kutup bölgelerinin yüzeyi çok geniştir. Yeryüzünden Mars'a gereken tozu taşımak
Sayfa 159 - Beşinci Bölüm - Kırmızı Bir Gezegene İlişkin Hülyalı DüşüncelerKitabı okudu
Toprağın sarsıntısı denizin fırtınasına benzemiyor, büsbütün ayrı bir şey; denizde her zaman müteyakkız bulunuyoruz; deniz, biliyoruz ki insanoğlu için güvenilecek bir unsur değildir. Onu başından düşman olarak aldığımız için su bizde mukavemet, müdafaa ve zafer sevkitabii ve ihtiyaçlarını uyandırıyor... Hâlbuki toprak böyle değil; o insanlığın en güvendiği unsurdur. Saadetini, refahını, emniyetini ona bağlamıştır. Onu her zaman itaatli, müşfik veyahut hiç olmazsa lâkayt ve sakin görmeğe alışmışızdır. Toprağın sarsılması işte bu emniyetin yıkılmasıdır ve bir dost tarafından hançerlenmeğe benzeyen vahim bir hâli vardır. Onun için denizden gelen tehlike karşısında atik ve cesaretli kesilen insan, topraktan gelen tehlike karşısında maneviyatını kaybetmiş bir sürü şekline giriyor.
Sayfa 90
Üstadım hislerin tercümanı
Garip bir yaşam bu Eski defterleri kapatıyoruz Yerine yeni bir defter açıyoruz Sonra o defterleri satıyoruz Aslında, aslında insanoğlu garip Birden her şey bitiyor, herkes gidiyor Yalnız kalıyoruz Toprak oluyoruz Toprağa bakanlar oluyoruz... Ölümünün ikinci yılında saygı ve özlemle.. Bıraktığımız yerden devam. music.youtube.com/watch?v=t43G7vV...
Okumak, yazmak, mektep, eğitim bütün bunlar gaye değildir, vasıtadır. Gaye, halkın dirliğini değiştirmektir. Onu, doğayla, tabiatla savaşında silahlandırmaktır. Teşkilatlandırmaktır. Tabiata hakim kılmaktır. İnsanoğlunun asıl hürriyeti budur... Yoksa orman tükenir, sular kurur, toprak akar ve insanın, yaratıldığı günden beri tabiatla süregelen savaşında insanoğlu yenilirse, midenin azgınlığı, kafanın değerlerini yutar. İnsan hayvanlaşabilir.
Sayfa 166 - ÖğretmenKitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.