Öz'e karşı ben'e, olmaya karşı sahip olma'ya verilen önemin giderek artması, dilimizin gelişmesinde çok belirgin olarak kendini göstermektedir. İnsanların, “uyuyamıyorum” yerine “bende insomnia var” demesi, ya da “üzüntü duyuyorum, düşüncelerim karmakarışık” demek ya da buna benzer duygulanımları dile getirmek yerine, “bir sorunum var” demek, ya da “karımla birbirimizi çok seviyoruz,” yerine “mutlu bir evliliğim var” (ya da bazen “başarılı bir evliliğim var,”) demesi alışkanlık haline geldi. Oluş süreçleri kategorilerinin hepsi, sahip olma kategorilerine dönüştürülüyor.
Umutsuz bir aşk çökmüşse gönlüne sabahın üçünde, özellikle onun orada, yerinde olmadığı kuşkusuna kapıldığında telefon etmeyi gururuna yediremiyorsan, ister istemez içe dönüp kendinle baş başa kalırsın; o anda akrep gibi sokarsın kendini ya da hiçbir zaman postalamayacağın mektuplar yazarsın ona, ya da odanda volta atarsın, hem küfür hem dua edersin, sarhoş olursun, ya da kendini öldürecekmiş gibi davranırsın.
-insomnia.
Nefrete müstahak bir Perşembe
İmrendim normalinize
Alelade tepkilerim oldu nasılsına formaliteden
Her ne kadar kaotik görünse de
Düşündüklerim maalesef organizeler
Bir zamanlar net olanlar dönüşür esrarengize