Eğer beynimiz sürekli gelecek ya da geçmişle meşgulse yani “An’ı” yaşayamıyorsak o zaman bir rüyadayız demektir. 20’li yaşlarda 30’ların rüyası, sonra 40’ların hayali 50’lilerin planları, sonra 60’larda 20-30 ve 40’lı yaşların özlemi gibi.. Herhangi bir yaşa bağlı olmadığımızı idrak edip “An’da” kalabildiğimizde içimizdeki o “Tanrısal zamansız özü” fark etmişiz demektir. İşte o zaman ölüm korkusu giderek yok olmaya başlar. O zaman sizin bedeninizin içinde değil, bedeninizin sizin içinde olduğunu ve aslında ölümde ruhun bedeni değil, bedenin ruhu terk ettiğini anlarsınız.