Yakın tarihinin en kaotik dönemini yaşayan Ortadoğu, her Müslüman ülkenin kendi kafasına göre hareket ettiği, iç rekabet ve düşmanlıkların yoğunlaştığı, dış düşmanların da bu durumdan sınırsız biçimde yararlandığı bir kaos coğrafyasına dönüşmüştür.
Teneffüslerde sınıf arkadaşları, okul bahçesinde koşup oynarlarken, o bir kenara çekilir, kitap okurdu. Elinden kitap düşmezdi. Kendi halinde ve içe dönük biriydi.
İnsan kaynağı olarak halk tabanına dayanan, üretim ve tüketim yönünden de halkla organik bağlar kuran Mısır ordusu, bu açılardan Ortadoğu’nun hiçbir ordusuna benzemez.
Ortadoğu her ne kadar yabancı güçlerin işgal ve tasallutu altında görünse de, bölgenin ana yörüngesini Türkiye, İran, Mısır ve Suudi Arabistan arasındaki gerilimler ve rekabetler belirler.
Sadi Şirazi’nin mısraları ile bitirelim:
Bir bedenin organları gibidir Adem’in çocukları,
Aynı kaynaktan çünkü yaratılışları.
Biri hastalanırsa günün birinde
Huzur kalmaz ki diğerlerinde.
Üzülmezsen sen başkalarının sıkıntısına,
Yaraşmaz insan demeleri sana.
Işık hızıyla bizden izinsiz olarak istedikleri bütün enformasyonu çekerler, bütün mahrem yönlerimizi analiz ederler ve sonra da iplere bağlı bir kukla gibi istediklerini yapar hale geliriz.