Bir Delinin Akıl Defteri psikoloji türünde yazılmış 66 sayfadan oluşuyor.
Mustafa Yalınayak, ünlü bir akademisyendir. Bir dönem işsiz kalır. Bu dönemde sıkıntıdan kahvede vakit geçirmeye başlar ve Halit Efendi ile tanışır. Kahveye artık Halit Efendi ile sohbet etmek için gitmeye başlar. Bir gün okuduğu gazetenin üçüncü sayfasında gördüğü intihar
İntihar etmek mi? Hayır bunu yapamazsın ama hareket etmeyi reddedebilirsin konuşmayı reddedebilirsin o zaman en azından yalan söylemezsin. Böylece düşünceye dalıp kendi içine kapanabilirsin. Artık rol yapmaz, herhangi bir maske takmaz ve yalancı davranışlarda bulunmamış olursun.
Dikkat edilirse ihtiyaç sahiplerine yardım etmek "ha- yırsever despotluk" diye tanımlanırken; bunu teklif etmek İĞRENÇLİK, bunu talep etmek ilkellik, gelişmemişlik oluyor. (Konunun Hayvan Hakları ile ilintisine ise ileride de- ğinmeye çalışacağız.)
Prof. Harari de müthiş bir tespitle(!) onlara destek veriyor:
"Zenginlik içinde şımarmış toplumları memnun edemezsiniz. Onlara daha çok yemek daha çok konfor vererek sadece intihar oranlarını yükseltirsiniz." diyor.
Dansa Davet - Jean Teule
"Dans etmek bir çığlığı susturmak mı?"
Dansa Davet, 1518 yılında görülen, dünyanın en ilginç toplumsal histeri vakalarından birinin hikâyesini anlatıyor. Strasbourg'da açlık ve sefaletin, insanları cinayete sürükleyen bir yokluğun hüküm sürdüğü zamanlarda, ıstırabından aklını yitiren bir kadın, aniden sokaklarda dans etmeye başlar. Kısa bir süre içinde ona katılanların sayısı gitgide artar ve "Dans Vebası" tüm şehri esir alır. Binlerce insan yaşadıkları ağır travmalar sonucunda bilincini yitirip ölene dek dans eder durur. İntihar Dükkânı'nın yazarından, "kurgu hikâyelerden çok daha delice bir gerçekliği anlatan" masalsı bir roman...
(Kitabın Arka Kapağındaki Yazı)
Kitabı beğendiğimi söyleyebilirim. 104 sayfa ama dolu dolu bir kitap. Konu bakımından da ilgi çekici. İçerisinde dönemin siyasi ve dini görüşlerine de atıfta bulunuluyor. Tavsiyedir.
Dansa DavetJean Teule · Sel Yayıncılık · 20204,581 okunma
Aydınlıktan korkanlara inat yaşadı. Kısacık ömrüne başkaldırış, çocuk özlemi, aşk, tutku,bir çok kadına ilham kaynağı olacak şiirler,eserler bırakmıştır.
Ailesinin istediği hanım kız, eşi için sadece yemek pişiren bir robot, devletin zorla dayattıklarını kabul eden korkak olmadı. Gerek ülkemize gerekse dünyanın bir çok yerindeki ataerkil toplumların, dayattığı zorbalıklara dik duruşu ile kadınlar için tarihi bir isim olmuştur. Kadınların daha iyi bir yaşamı hak ettiklerini savunmuştur. Şiirlerinde sadece isyan yok! ‘‘umut’‘ ve ‘‘özlem” öylesine yalın ifade edilmiş ki hayran olmamak elde değil. Acılarını kalemiyle hafifletmeye çalışmış füruğ…
Kendisini reddetmiş babasının soy ismi ile anılmasını samimi bulmuyorum. O sadece ”Füruğ” benim için…
Füruğ şiir sevgisini şöyle dile getirmiş; ‘Ben, ruhum memnun olduğu zaman mutluluk duyuyorum ve şiir benim ruhumu memnun ediyor… Şayet insanların elde etmek için çırpındıkları bu güzellikleri bana verseler ve karşılığında şiir söyleme yeteneğini benden alsalar intihar ederi
Kadınların iyi bir şair, yazar olmadığını savunanlar acaba yerli veya yabancı şairleri araştırmış mıdır ?
Şiirlerinden ALINTI
“arsızlıkla damgalanan
boş kinayelere gülen bendim
kendi varlığımın sesi olayım
istedim yazık ki ‘kadın’dım”
--------------------
‘‘Yeniden merhaba diyeceğim güneşe
Gövdemde akan nehirlere
Bulutlar gibi uzayıp giden düşünceme
Benimle birlikte kuru mevsimlerden gecen
Bahçemdeki ağaçların hüzünlü büyümesine
Gecenin kokusunu hediye eden kargalara”
"İnsanın hayatı almak için fazla ufak ve kullanmak için çok büyük! Heyhat!" diye bağırdı, "hayatta bir şeyleri elde etmek kadar insanın aklını başına getiren başka ne var?"
Ona göre intihar etmek, zayıflıktır. Gerçekleri kabul edemeyen, zayıf ve sıradan insanların seçtikleri bir yoldur. Önemli olan yaşamın gerçeğini gören ve yaşamdan korkmayan üstün insan olabilmektir.