“Namus davası” deyip:
babam boynuma ip,
annemse ayaklarımın altına sandalye oldu.
.
-Bazı yörelerde, kız çocuklarına çörek otu kadar değer verilmez.-
-KİRLİ ELLERİNİZ de
KİRLİ EMELLERİNİZ de
çocuk bedenlerinden uzak dursun...!-
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Küçüktük...;
Mucizelere dil çıkaran, bir varmış bir yokmuşlarla büyütülmüş hayat dolu çocuklardık.
Elma şekerine, tavşan balona, pamuk helvaya havalara uçardık,
Saklambaç oynardık, ip atlardık, seksekle zıp zıp zıplardık.
Çocuk öldürmez tahta silahlarımız,
füzeden hızlı sapan taşlarımız, bomba sesinden korkmaz kağıt kuşlarımız vardı.
Düşünmezdik bu dünyanın kara yüzünü,
tüm kötülüklere inat içimiz dışımız bahardı.
Minicik yüreklerimize, kocaman dünyaya yetecek kadar sevgi sığardı.
Büyüdük...;
Ne sihirli güçlerimiz, ne çocuksu düşlerimiz, ne de yürekten gülüşlerimiz kaldı.
Nereden bilecektik, büyüyünce hayatın bizi sobeleyeceğini,
Su katılmamış acılarla canımızı yakacağını, büyüdükçe mutlu günleri elimizden alacağını.
-Gözleri buğulu, saçları yağmurlu kızım,
ne olur büyütme çocuk yanını...!-
Herkese merhaba. Lütfen toplanın, çünkü hem ilginç bilgiler vereceğim sizlere yani bilgilendirici bir inceleme olacak, hem de oldukça eğlenceli...
İşin bilgilendirici kısmından başlayalım. Bu yaz İngiltere Edebiyatı'na bir hayli aşina olmaya başladım, özellikle Victoria Dönemi diye geçen 19.yy kitaplarına. Bu dönemde en göze çarpan özellik,
1K için çözüm odaklı bir öneri iletisidir ve yoruma kapalıdır.
Hacı Bey, tekrar merhaba. Biliyorum, belki iletilerinizde gündeminizi fazlasıyla meşgul etmiş olabilirim, ama bu paylaşımımla birlikte, inanın, belki de tüm okurlara faydası olacak bir öneride bulunmak istiyorum.
Hepimiz az çok biliyoruz ki, özellikle ve sıklıkla spam paylaşımı yapan, ikili, üçlü ya da farklı sahte (fake) yan hesaplarla
Düşes, “Ya sanata ne diyorsun?” diye sordu.
“Bir illettir.”
“Aşk?”
“Yanılsama.”
“Din?”
“İnancın yerini tutan günün modası.”
"Sen kuşkucusun.”
“Hiç de değil. Kuşkuculuk imanın başlangıcıdır.”
“Ya nesin sen öyleyse?”
“Tanımlamak kısıtlamaktır.”
“Bir ipucu ver bana.”
“İp dediğin kopar. Labirentte kaybolabilirsin.”