Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kaseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.
XXI
Sonra bir bakıyoruz ki kokmuşuz biz bize.
Öpüp durma üç numara traşlı kafamı öyle.
Feride, kız, geldim işte;
ağlama, şişmanlarım yine,
yine sevişiriz, sur dibinde bahar gelince…
Feride, bu sen misin, nasılsın söylesene?
Bak, ıssız bir ada gibiyim beni çevrele;
beni sar, beni sor, beni ağlat bu gece.
Üşüyorum bana bir palto bul Feride!
ya da aç göğsünü ısınıp kalayım öyle.
Geceler çarpıp düşsün dalgın güzelliğine…
kara yeller ak yelleri dövende
sevdanı yüreğine kuşat
al sesimi vur kanının gümbürtüsüne
zamanıdır dağları delmenin, Ferhat
dağların başı yaslı
Ferhat'ın sevdası kan ağlar
yüreğin sağlam, bileğin güçlü Ferhat
istesen dağlar dağlar...
ateşi üfle Ferhat
körüğü iyi kullan
bu can bunca hasrete dayanır
soludukça içimde sevdan
sevdan ki bir yakıcı kuştur yüreğimde
gümbürder zulme karşı kan gibi
ölürsem dağlar için ölürüm Ferhat
kalırsam vuruşkan şahan gibi
( Nuriye ve Semih için.. 159 sadece bir sayı değildir)
Bir suç oluyorum ben de külümü karıştırınca
Kimleri, kimleri, kimleri vursam
Önce kendimden mi başlasam şakalaşmaya
Önce kendimden mi başlasam
Ben istesem Horoz gibi öterim
Alıngan ve içli çocuk olduğum için
Uyandım, dağlarda duman
Ovada sabahın tütsüsü
Deniz ürperiyor uzaktan
Koynunda güneşin gülü
Kanat kanat dağılsam
Unutmam kendi göğümü
Gelirsin bana sulardan
Yüzünde yosunların tülü
Yaşamak, seni seviyorum
Demenin başka türlüsü..
Bütün masalları tutuştu çocukluğumun
Acıyı bir mayın gibi gömdük toprağa
Şimdi alevlerle yazılıyor güncemiz
Göçüyoruz
Yürek bir yangın yeridir artık
kalmadı ardımızda su dökenimiz
Yıllarca sırtımızda taşıdığımız kambur
Bu yürek seni seveceğini biliyordu herhalde
Bu kafa seni kuracağını seziyordu hanidir
Bire bin veren buğday
Elmadaki mayhoşluk
Hukuku beşer
Çınçınlı hamam
Çizmeli kedi
Sanki elleriyle komuşlar gibi
ne sular geçti böyle buzla buhar arası
ne kısa bir yazken o niçin hala bitmiyor
durmuş bir vakit bende sisli gece yarısı
çektirdiğin fotoğraf neden hiç konuşmuyor
geç kaldık ve yanlışları güzeltemedik
erken varsak doğrular bakışı yakacaktı
çok sarhoştum yani hak ettim yaşamayı
evden kaçmıştım eve tuza yara saçmıştım
bütün randevulara
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde gösterisi zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,