George Orwell’ ın II. Dünya savaşı sonlarına doğru yazdığı Hayvan çiftliği kitabına açıkçası hep ön yargıyla yaklaştım. Masalsı anlatımından dolayı ilgimi çekmeyeceğini düşündüğüm kitabı yine de okumaya karar vermiştim , kitabı okurken de yer yer sıkıldığım zamanlar oldu. Ancak kitabın son sayfasında yer alan bir bölüm var ki tüm ön yargılarımı yerle bir etti ve bir anda yapbozun tüm parçaları zihnimde oturdu. Burayı şu şekilde alıntılamak istiyorm : “ Dışarıdaki hayvanlar içeride toplanan domuz ve insanların toplantısını seyrederken bir tuhaflık farkettiler. Domuzların yüzlerinde değişen bir şey vardı. Biraz sonra çiftlik evinde bir gürültü koptu. Hayvanlar hızlıca pencereden baktıklarında gördükleri manzara bağrışmalar küfürler masaya vurmalar... İçeride on ikisi de öfkeyle bağırıyor on ikisi de birbirine benziyordu. Artık domuzların yüzlerine ne olduğu anlaşılmıştı. Dışarıdaki hayvanlar bir domuzların yüzlerine bir insanların yüzlerine bakıyor; ama onları birbirinden ayırt edemiyorlardı. “
Bilen okuyucular için bu kitap yazıldığı dönemin siyasi ve toplumsal zihniyetine , “ reel sosyalizme” eleştiri olarak yazılmıştır. Romandaki önder domuzların Stalin’i simgelediği barizdir. Kendi kaderlerini her zaman bir başka güce bırakan toplumlar her dönemde ezilmeye, görmezden gelinmeye mahkum bırakılır. Orwell ,Hayvan Çiftliği kitabıyla hayvanların yönetiminde olan bir çiftlik evi üzerinden bize bu mesajı çok güzel bir şekilde vermiştir. Yazarın 1984 kitabı kadar olmasada Hayvan Çiftliği her dönem taze kalacak bir başyapıt olarak varlığını biz okuyucular için koruyacaktır.
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020249.4k okunma