Subayların da pek öyle ahım şahım bir hayatları yok belki ama her günü sıkı sıkıya, en verimli şekilde geçirdikleri o disiplinlerine imreniyorum. Kim olduğunun, ne yapman gereltiğinin hep belli olması insanı rahatlatıyor kesin.
Sabahlar gri. Hep aynı. Bomboş. Sabahları yataktayken hep karamsar oluyorum. Bıkıyorum. Ne kadar iğrenç pişmanlık duygusu varsa bir anda içimi dolduruyor. Kıvranıp kalıyorum.
Her aynaya baktığımda içimden keşke gözlerim daha nemli olsaydı diye geçiriyorum. Mavi bir göl gibi gözler, yeşil çimlere uzanmış gökyüzünü seyrederken arada bir yukarıda süzülen bulutları yansıtan gözler. Kuşların gölgelerini bile en ince ayrıntısına kadar yansıtan. Bir sürü güzel gözlü insanla tanışmak istiyorum.
Bu kitapta yazmak istediğim şeylerden biri, savaş denilen şeyin her bir insanın sıradan, adı bile bilinmeyen yurttaşların yaşamını ve ruhunun ne kadar derinden değiştirdiği.