Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
konuşanlar
Bizimle konuşanlar kendi bakış açılarını bize yüklüyorlar ve bizim de onlar gibi olduğumuzu düşünüyorlar."
Reklam
Duyguların üzerimizdeki hakimiyeti
Descartes'e göre insanlar tanrının sürekli yaratımı olmadan var olmadıkları için hazlarımız, acılarımız, duygularımız ve anılarımızın bir gerçekliği yoktur, ancak sürekli bir tür yaratımla temanın yaşayan enerjisi yüceltilebilir. O olmadan insan soğuk, kuru, renksiz ve güçsüz tamamen soyut psikolojik durumlardan oluşan anılar dışında hiçbir şeye sahip olamaz.
Dünyanın her yerinde işe yaramaz öğrenciler mevcuttur.
İnsanların çoğu dışarıdan birileri tarafından yönetilir. Tıpkı Dünya'nın Güneş etrafında dolanırken izlediği yörüngeyi sorgulamadığı gibi modayı, fikirleri sorgulamadan takip ederiz.
Son sayfa
Katıksız mutluluk kaynağı, en asil ve en enerjik duyguların mimarı şudur: Kendi gücünü hissetmek, iyi eğitilmiş bir insan olmak, çevresine ve ülkesine büyük hizmetler vermek için muhteşem bir şekilde hazırlanmış olmanın gururu. Özgürleşme adına verilen bu savaşta başarısızlıklar da başarı kadar değerlidir. Fakat genel görüşlerden uzaklaşma zamanı artık. Belli iradelere belli davranışları iliştirmek, monte etmek mümkün. Tersine, istenmeyenleri bozmak da mümkün. Buradan da şunu anlıyoruz, insanın kendi kendine iradesini terbiye etmesi mümkün.
Sayfa 197 - Ediz YayıneviKitabı okudu
Reklam
Bu “bana ne derler” durumu sevimli, saygılı ama içi boş insanlar yaratır.
Sayfa 165 - Ediz YayıneviKitabı okudu
Çalışın, kazanın fakat mutluluğu servete muhtaç görmeyin.
Eğer, duygu ve idrakten neredeyse azade bir hayat hakiki mutluluk demek olsaydı mutluluğun varlığıyla yokluğunun eşit olması gerekirdi. Hissedilmeyen ve idrak edilmeyen bir şeyin varlığı ile yokluğu arasında ne fark vardır? Kendimizi helak edercesine arkasından koştuğumuz mutluluk Anka'sı acaba gerçekte yok mudur?
Çalışmadan ve gayretten maksat, hafızamızı zenginleştirmek için sürekli olarak okuyup öğrenmek değildir. . . . İnsan yalnız öğrendiği ile yetinmemeli, bizzat aklî melekeleri ile tefekkür edebilmelidir ki hakikaten bir çaba göstermiş sayılsın.
Reklam
Medenileşmemiş toplumların nefret ettikleri şey yoğun olarak sarf edilen bir çaba değil, daha fazla kuvvet sarfını gerektiren düzenli ve devamlı bir çalışmadır.
Samimi mutluluğu hayatın tesadüflerinde arayanlar, hayatın her dakika bir başka edayla meydana gelen büyük belalarına sonsuza dek maruz kalırlar. Çünkü bu tesadüfleri sevk ve idareye beşerin kudreti yetmez. Fakat bunların mutluluğu meydana getiren şeyler olamayacağını, kalbimizin derinliklerinde mevcut olan mutluluğu, duygularımızı hayır ve hakikatin yüce gayesine yönlendirerek elde edebileceğimizi ve arzularımız ile yaptıklarımız arasında tam bir birliktelik olmasına bağlı olduğunu bilirsek, duygularla fiilleri uyumlu ve orantılı bir surette idare etmek için terki câiz ve mümkün olmayan sağlam bir iradeye sahip olabilirsek hem kendi mutluluğumuzu sağlamış ve hem de çevremizde yaşayanları; ailemizi, vatanımızı ve insanlığı daima hayır ve hakikate yönlendirerek onları sürekli olarak verimli hâle getirdiğimiz işlerimiz ve çalışmalarımız sayesinde nimetlendirmiş ve faydalandırmış oluruz.
Çalışmak, yapacak başka hiçbir işimizin olmadığı süre zarfında aklımızı, çalışmamızın hedeflerinden başka bir şeyle meşgul olmamaya mecbur bırakmak demektir.
3. Fasıl 3. Bölüm: İrade Eğitiminde Eylemin RolüKitabı okuyor
Bilge kişi, detaylara en çok vâkıf olan değil, zihni sürekli aktif olan ve çalışkan kimsedir. Bilimi ve bilgi sahibi olmayı birbirine karıştırmamak gerekir. İyi bir hafızaya sahip olmak yaratıcılık için yeterli değildir. Önemli olan bilgilerin zihne değil, zihnin bilgilere hükmetmesidir.
İnsanlar üretken ve verimli çalışmalardan zevk almalıdır ve kendilerine hükmedebildikleri için kendileriyle gurur duymalıdır.
Sayfa 94
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.