İrem

Kutsal kanunların adaletsiz ve saltanatını hak etmeyen bir hükümdarın boyun duruğu altında kurtarma kurtulmak için baş kaldırı yasakladığını söylemek ne kadar saçma. Eğer bu böyle olsaydı boş bulduğu tahta fırlayan her basiretsiz tanrının kanadı altında olması gerekirdi. Oysa başarı gösteremeyen bunu daima hayatıyla ödemiştir. Demek ki halkların zorla boyunduru kabul ettirmeye çalışan bir imparatora karşı baş kaldırmaya hakları var. Bu, Korsikalılara da aynı hak vermez mi?… Böylece, bu sebepten ötürü tıpkı Genoa’lıların boyunduruğunu silkip attığımız gibi, Fransızların da boyunduruğunu silkip atabiliriz. Amin.
Reklam
Birine yardım mı etmek istiyorsun? Kapa çeneni ve dinle! (Ernesto Sirolli)
Kanunlara lanet oku! Hukuk sisteminin iki yüzlü ilkelerine lanet oku. Bu dünyada var olduğu sürece kanunları lanetle. Kanunlar adalet için vardır. Doğru olanın yanında olmakla övünür. Ama kimbilir kaç kanun, adaletsizlik için kullanılmıştır. Dahası adaletsizlik, kanunlardan kimbilir ne kadar güçlü, ne kadar diktatörce faydalanmıştır.
Sayfa 104Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Devamlı mücadele edeceksiniz. Örneğin benim sosyal medyada yaptığım gibi, yeri geldiğinde hödüğe hödük diyeceksiniz ve korkmayacaksınız. Korkarsanız daha çok üstünüze gelirler.
Bir kadına mutlu olup olmadığını sormamalısın. Mutlu olup olmadığını bilemez ama mutluluğunda neyin eksik olduğunu çok iyi bilir. Bunu ona hatırlatmamalısın.
Reklam
Çünkü erkekler hoyrattır, ancak son anda kafalarını işletirler, Engel de hoyrat kimseleri kolayca yolundan alıkoyar. Oysa kadın beceriklidir, engel gidermesini ve Ustalıkla hedefe ulaşmasını bilir -GOETHE-
Altın Kitaplar Yayınevi - 1964Kitabı okudu
Bir ev sahibinin kişiliğini, her şeyden çok eşyası, özellikle bu eşyanın düzeni ve yerleştirme şekli kadar hiçbir şey tam olarak göstermez.
Eğer, siz, bir bitkinin kökünün içinde hareket eden güce inanırsanız, ya da toprağın altında saklı olan kökü hayal ederseniz, onun sapını veya gövdesini, yapraklarını ve çiçeklerini de saymak zorundasınız. Gücün bu nesnelerden bağımsız olduğunu düşünemezsiniz. Hayat, ancak Hayat Ağacı ile bilinebilir...
Yalnızlık, insanın başarılı bir iş ortaya koymasını sağlayan sağlığı, güveni, inancı ve sevinci ondan koparır. Bir insanın tıpkı benim gibi yalnız yaşayabilmesi için onun Tanrı’nın güvenine, bir azizin inançlı ruhuna ve Cebelitarık’ın sert korunaklığına ihtiyacı vardır.
Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son gücün çığlığıdır. Ağlayamadığımız zamanlar, bizde o gücün de yok olduğu zamanlardır ki, onun yerine geçen sessizlik, en şiddetli acının yarattığı gözyaşlarından daha yakıcıdır.
Reklam
“İnsanın hayatındaki en büyük savaş herşeye rağmen doğru bildiği yolda kalabilmesidir.”
“Ne olursa olsun, hayata sukunet ve neşe içinde yaklaşmak gerek.”
Hayalim, bir gün her insanın sahip olduğu yeteneklerinin farkına varıp kendi mutluluğunun sorumluluğunu eline alması. Çünkü hayatta hiçbir şey çocukluk düşlerini gerçekleştirmekten daha önemli olamaz.
Reklam
Ölümde kalan şey gerçektir. Ölümde yok olan şey hayaldir.
Yüreği kendini daima ana kaptırıyor, doğruyu söylerken yalan söylüyor ve aldatmak istediğinde de dürüst oluyordu: Madamın her zaman tek bildiği, ne hissettiğiydi.
Vücut çabucak yorulur, ruh ise daima özgürdür; önceki nesillerin hatalarını tekrarlayarak oluşturduğumuz bu cehennem döngüsünden çıkmamıza elbet bir gün yardımcı olur. Düşünceler hep aynı kalsa da onlardan daha kuvvetli birşey var : aşk. Çünkü gerçekten aşık olduğumuzda başkalarının da kendimizin de en iyi yönlerini görürüz. Sözcüklere, belgelere, sözleşmelere, ifadelere, suçlamalara ve savunmalara ihtiyacımız kalmaz...
...eylemlerinden yücelik, cesaret, güç ve ağırbaşlılık okunmalıdır.
Yirmi yaş da kırk yaş gibidir. Kaybettiğimiz kişi her zaman, bizi isteyecek son kişiymiş gibi gelir bize. Henüz yüzümüze çizgiler, saçlarımıza beyazlar düşmemişse de uçurumun kenarından bakarız. Ama yirmi yaşındayken, birşeylerin daha ne kadar umutsuz hale gelebileceğini kestiremeyiz.