İrem Doğan

İrem Doğan
@iremm_dgn
AİBÜ/PDR
Walt'ın duygusal bağlarının eksikliğini görmüş ilişkideki sevgi ve sıcaklık eksikliğini tamamlama görevini kendi üzerine almıştı. Tanrı iyi bir takım yaratmış derdi kendine.
Reklam
Güvenilir, sadik, dayanılır, diye düşündü Sherrie. Benden bir şey isteyen insanlarca her zaman böyle tanımlandım. İyi bir katırın tarifine benziyor.
Sana teşekkür borçluyum evlat... Bana dünyanın hakikaten suratına tükürmeye bile değmez olduğunu ve bu dünyada suratına tükürürülmeyecek bir tek, ama bir tek insan bile bulunmadığını sağlam bir şekilde ispat ettim. Böyle biri mevcut olsa o sen olurdun ve şimdi buraya gelinceye kadar içimde bir şüphe vardı. Bu kainatta belki bir de iyi taraf vardır, fakat görmek bize nasip olmuyor diyor ve seni düşünüyordum. Bir daha teşekkür ederim. Beni boş hayallere alınmaktan, yaptığıma pişman olmaktan kurtardın.

Reader Follow Recommendations

See All
Eğer bir insanın tavrı ve bütün hayatı olağanüstü bir yakınlık, sevgi, saygı, şefkat ve onur kazanma yönelmişse bu durumda, her zaman üzerine çok fazla yük varmış ve hep yorgun ve bitkinmiş gibi davranmak, bu gayeye götürecek iyi bir araçtır. Eleştirilmekten kurtulmanın, aynı zamanda çevrede bulunan kimseleri kendisine nazik davranmak zorunda bırakmanın ve kararsız bir ruhsal dengeyi bozabilecek her şeyden kaçınmanın en iyi yolu budur.
Unutkan insanların unutkanlıkları, çoğunlukla, açıkça isyan etmeyi tercih etmemekle birlikte, bir dereceye kadar, işlerine ilgi duyamamış olmalarından ileri gelmektedir.
Reklam
Bambaşka hayatların birbiri ile nasıl kesiştiğini görüyoruz. Edebi bir doyum beklemeksizin sadece farklı insanları tanımak için okunabilecek bir kitap.
İstiyorum işte... Hatta onun tekrar konuşmaya başlamasını, ağzından alev gibi dökülen sözlerinin beni tekrar sarmasını ve başka her şeye karşı kör ve sağır etmesini istiyorum. Gene adımlarımı altında kaldırımları duymamak, gene o dünkü sıtmaya tutulmak istiyorum.
Belki şehrin dışına çıkarak sabaha kadar koşar ve şafakla beraber buraya gelirim, belki de burada, duvarın dibinde oturur ve sizden etrafa yayılan havayı yakından koklamak isterim. Bana hiçbir şey söylemeden içeri girin. Sizin yanınızda bulunduğum her dakika beni başdöndürücü bir süratle daha büyük bir saadete doğru götürüyor... Artık korkuyorum. Sadetin bizi korkutacak kadar çok ve kesif olması nedir bilir misiniz? Şimdi şuracığa düşmekten korkuyorum. İçimde biriken hislerin birdenbire patlayarak beni zehirler halinde dağıtacağından korkuyorum.
Zaten anlatmak istediğim bir şey var, bin bir şekle sokup söylemek arzusuyla yandığım tek şey: O da sizi sevdiğim. Bunun dünyanın teşekkülünden beri kaç milyar defa tekrar edildiğini unutmuyorum, fakat siz söyleyin, canlılığından bir şey kaybetmiş mi?
Dünyada şimdi onunla yan yana bulunmamamız kadar mantıksız ve lüzumsuz ne vardır acaba? Hayat bir tesadüfler silsilesi imiş, ala! Fakat tesadüfün de kendine göre bir mantığı olmalı değil mi ya?
Reklam
Bir insanın ne şekilde düşündüğünü bilebilmek için, o insanın başka insanlarla olan ilişkilerini incelememiz gerekir.
Hayatın güçlüklerini yenebilmiş, kendisini hayatın batağından kurtarabilmiş olan bir insan, kötü deneyimlerinden yararlanma gücünü bulmuş ve bu deneyimler sayesinde kendini yükseltlmiş, hayatın iyi ve kötü yanlarını anlamış olur.
Ruhunu incelerken keşfetmiş olduğumuz katı gerçekleri bir insanın yüzüne şiddetle vurmaktan daha çok nefret uyandıracak ve eleştirilecek bir şey yoktur.
Bilinçli aklım ileride bir çıkış yolu göremez ve giderek sıkışıp kalırsa, bu dayanılmaz hareketsizliğe karşı bilinçdışı ruhum harekete geçecektir.
O, yaşamın ilk yarısını güneşin ufuktan doğup yavaş yavaş en yüksek noktaya tırmandığı öğle öncesine, ikinci yarısını da güneşin çizdiği eğriyi tamamlayıp battığı ve sonunda kaybolduğu öğleden sonraya benzetmektedir.
"Hiçbir insan kendi başına bir bütün, bir ada değildir. Her insan kıtanın küçük bir birimi, bütünün bir bölümüdür. Eğer bir toprak parçası denize sürüklense Avrupa eksilmiştir. Bu, arkadaşlarımızdan bir Manor'un ya da sizin kendi toprağınız olan, bir deniz kıyısındaki ufak çıkıntı olsa da fark etmez. Her insanın ölümü benden bir şeyler götürür ,çünkü ben insanlığa bağlıyım. Bunun için asla çanları kimin çaldığını sorma, çanlar senin için çalıyor."
Reklam
Erkeklerin birçoğu kendi kafalarındaki kadın portresini farklı bir başka kadına yönelttiklerinin farkında olmazlar.
Demek ki hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?
Şu kalabalığın içine gözlerim kapalı olarak karışsam bir kuvvet beni muhakkak hiç şaşırtmadan doğru ona götürecektir.
Hiçbir şey istemiyorum. Hiçbir şey bana cazip görünmüyor. Günden güne miskinleştiğimi hissediyorum ve bundan memnunum. Belki bir müddet sonra can sıkıntısı hissedememeyecek kadar büyük bir gevşekliğe düşeceğim.
Dört bir yanım puşt zulası Dost yüzlü dost gülücüklü