Görüntüden eklenip ruhlarını dikkate almamak her zaman günahtır.Uyuza yakalanmış bir dilencinin görüntüsünün içimizde uyandırdığı tiksintiyi yenmek zorundayızdır.Gözlerimizi ve öteki duyu organlarımızı etkileyen bu görüntüye takılıp kalmamamız gerekir.Çünkü bizi etkileyen şey,gerçeklik değildir.Her varlığın hak ettiği yargıya ulaşmak için çaba göstermeliyiz;çünkü o,görüntüden daha fazla bir şeydir.Bu görüntünün arkasında onun varlığı ve ruhu gizlidir.Ama yine de sefalet görüntüsünün içimizde uyandırdığı tiksintiye takılıp kalmayalım,aynı şekilde güzel olanın içimizde uyandırdığı şehvete de kapılmayalım;çünkü bu da salt görüntüden daha fazla bir şeydir,belki de duyularımızın bu görüntüyü şehvet olarak algılama eğilimi,tiksinti uyandıran görüntüye oranla daha fazladır.Görünüşe bakılırsa,bir dilencinin sefil görüntüsü az da olsa vicdanımızı zorlar ve biz onun ruhuna ulaşmamız gerektiğini düşünürüz,oysa güzel olanın görüntüsü vicdanımızı hiçbir biçimde zorlamaz.Onun insan olarak varlığını dikkate almadan yalnızca görüntüsüne bakıp onunla eğlenirsek,ona karşı sorumlu olmaktan kendimizi kurtaramayız.Özellikle de biz onu görürken,o bizi görmüyorsa,ona karşı duyduğumuz sorumluluk daha büyük olur,diye düşünüyorum