Sokrates’a yoğun göndermelerle dolu olan buyapıt, “felsefenin şüphe ile başlaması gibi, insan onuruna layık denebilecek bir hayat da ironi ile başlar” diyor. Kierkegaard zihinsel ve sanatsal gelişimi sürecinde önceleri Alman romantizminin etkisi altındaydı. Kendini, geleneklerin zihinsel gelişimini sınırlamasına izin vermeyen yaratıcı bir birey
Şiddet konusunu, alanı Evrimsel psikoloji olan Steven Pinker'ın, hem kendi alanı ile hem de alanı dışında kalan bütün bilim dallarıyla (politika,felsefe, sosyoloji, tarih, ekonomi) kronolojik olarak ele almasıyla oluşturulmuş bir eser. Bu alanlar arasında geçişler yapılırken aynı zamanda bir çok bilimsel araştırma ve makaleye de atıfta bulunarak yer yer grafiklerle de bunu göstermeyi çekinmemiş yazar. Hatta her argümanı grafiklerle yıllara göre göstermiş de diyebiliriz. Kitap sadece bahsedilen bilim dalları arasında geçişler yapmıyor aynı zamanda örneklerin akılda kalması için günümüz modern çağdan sinema,TV ve kültür endüstrisine de atıflar yaparak bu örnekleri güçlendirip, daha da anlamlı ve akılda kalıcı olmasını sağlıyor. Tek kötü yönde eleştirim kitapta yer alan Anarşizm kavramı, kapitalist devletlerin söyleminde kalan kaosu niteler biçiminde kullanılmış, onun haricinde de tabi liberal politikalar yüceltilmiş lakin tam anlamıyla kafamızdaki özgürlükçü ütopyaya uymak zorunda da değil. Ayrıca yazara göre başımıza ne geldiyse ideoloji yüzünden geldi , bu eleştirim de ayrı bir ironi oldu tabi. Genel hatlarıyla incelendiğinde gayet açıklayıcı, bilimsel ve bir o kadar aydınlatıcı olmuş bir eser. Bu tarz kıyıda köşede kalmış konuların tarihsel olarak bilimsel araştırmalarla desteklenip önümüze konmasına hayranım, umarım ilerde daha böyle bir çok eser çıkar da okuruz.
Buradaki ironi, kendi çapında başlı başına bir mucize: bugün dünyada cinselliği en çok baskılayan insanlar' hurilerle dolu bir cennet kavramı uğruna şehitliğin cazibesine giriyor.
Aristoteles’in Poetika’sında komedya türünden ne kadar az söz edildiğini, birçok kuramcı ve eleştirmenin de daha çok tragedya türü üzerinde durduklarını göz önünde bulundurursak; Henri Bergson’un bu çalışması önemli bir yerde.
Başlangıç olarak Henri Bergson’dan bahsetmemiz önemli. Çünkü onun ‘gülme’ ve ‘komik’ çözümlemesi felsefi yaklaşımıyla
NOT: Elimden geldiğince kitabın arka kapağında yazan özetin dışına çıkmamaya gayret göstererek spoiler vermemeye çalıştım. Keyifli okumalar dilerim!
Köpek Kalbi, mizah yeteneği ve keskin yergileriyle tanınan Rus yazar Mihail Afanasyeviç Bulgakov tarafından 1925-1927 yılları arasında, Sovyetler Birliği'nde komünizmin gevşediği bir dönem olan
.
Gerçekten özgür ve yüce gönüllü bir kişi, beyanının doğruluğu dışında hiçbir şeyi dikkate almadan ve bunun nasıl algılandığına aldırış etmeden, bilincin ve bilginin kendisine emrettiği gibi konuşacaktır.
.
.
.
İkinci kitap. İsakın yaşam deviniminin ikinci parçası. Doğayla insanın savaşının ya da barışının son döngüsü.
Eser sonunda kendini açığa vurmuş ve temayı sona saklamış gibi duruyor. Vahşi doğa ve insanlığın bir arada uyumluca sürmesi ya da insanlığın doğaya karşı açtığı savaşta yenilmesi. Her iki durumda eserin içeriğini oluşturan büyük ve gelişen olgular.
Eserin İsakın doğaya adımını atmasıyla başlarken İsakın doğayla uyumu ile sona eriyor. Ama diğer insanlar hiç de öyle değil. Onlar savaş halinde ve yenilgileri de kaçınılmaz. Geisler ise her şeyin farkında olan bir doğa medeniyet trolü.
Üçüncü kişi ağzında anlatılan bu güzel eserin can alıcı noktası ise hayatı olması gerektiği gibi kabullenmekte yatan büyük hazine. Vahşi doğadan beslenip onunla savaşmadan yaşama kabiliyeti.
Kitaptaki her bir kişi insanoğlunun bir duygusunu temsil etmekte. Online hem kötülüğü hem de iyiliği temsil ederken, cinsiyetçi bir yaklaşımla kadınların da aslında vahşi doğadaki yerini irdemektedir yazar.
Güzel akıcı ve ironi barındırmayan ve yüzeysel bir felsefe kavramı etrafında şekillenen güzel bir kitap.
Dünya NimetiKnut Hamsun · Kapra Yayınları · 2023717 okunma
İroni ve öznellik, modern sanatın eksenini oluşturur hale gelmiştir. Duchamp bu ekseni kendi etrafında döndürür ve özne ile nesne arasındaki ilişkiyi tersine çevirir: Onun “gülen resmi” bize gülmektedir. Modernite kavramı yerle bir edilir. Duchamp’ın çok özel ve bir önceki günkünden farklı olan sanatı -polemikler üretmeyi sürdürerek ve tarihsel özelliğini koruyarak- modemiteyi eleştirmeye soyunur ve geçmişin sanatına doğrulayıcı bir göz kırpar.
Kurgu, ironi, tasavvuf, edebiyat, psikoloji farklı öykülerde ağırlıyor okuyucusunu. Çocuk kalplerdeki yaralar, belki de en büyük suçlu aşk, farkındalık ve yaşadığı çağdan kaçış… Her bir öykü kurgu ve ironi içeren diliyle sizde düşünce kapısını aralayacak. Son öyküleri ayrı bir sevdim. Ama “Sonsuza Dek, Sophie “ öyküsü için mutlaka okumalısınız
"İnsanoğlu kendisini bir yere hapseden buz kütlesini büyük çabalar sonunda eritir ama bu kez akan suların önünde, gitmek istediğinden farklı bir yöne doğru kaçmaya başlar."
Felatun Bey ve Rakım Efendi romanı, 19. Yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki toplumsal değişimleri ve çatışmaları konu almaktadır. Kitapta, Osmanlı Devletinde yaşayan halkın modernleşme ve batılaşma sürecine ne şekilde tepki verdiği aktarılmaya çalışmıştır. Bunun için de yazar, alaturka ve alafranga kavramlarını kitaba ismini
Umberto Eco 'nun romanı, post yapısal bir şekilde metnin doğayı etkileyebileceğini, gerçekliği değiştirebileceği tehlikesinin var olduğunu anlatıyor sanki. Romanda, metin, doğanın bir taklidi değil, doğanın kendisi olarak tasvir edilir. Metin, gerçekliği şekillendirme ve dönüştürme gücüne sahiptir.
Romanın ana karakterleri, bir komplo teorisi