Bu ülkedeki vatandaşlar, korktuklarının alenen farkında olmasalar da ataerkiye meydan okumaya korkuyor. Ataerkinin kuralları kolektif bilinçaltımıza çok derin bir şekilde işlemiş durumda. Dinleyicilere sıklıkla şunu anlatıyorum: Kapı kapı dolaşsak ve kadınlara yönelik erkek şiddetini durdurmalı mıyız diye sorsak, çoğu insan bize koşulsuz destek verecektir. Sonrasında, kadınlara yönelik erkek şiddetini yalnızca erkek tahakkümüne son vererek, ataerkiyi toptan yok ederek durdurabileceğimizi söylesek, tereddüt etmeye, fikirlerini değiştirmeye başlayacaklardır. Çağdaş feminist hareketin getirdiği birçok kazanıma rağmen -işyerinde kadınlara daha fazla eşitlik, katı cinsiyet rollerinden vazgeçilmesine daha fazla müsamaha gösterilmesi gibi- bir sistem olarak ataerkiye dokunulmuyor ve birçok kişi, insanların bir tür olarak varlığını sürdürmesi için ataerkinin gerekli olduğuna inanmaya devam ediyor. Toplumların örgütlenmesinde kullanılan ataerkil yöntemlerin, özellikle de toplumsal kontrolün aracı olarak şiddette ısrarcı olmanın, gezegen üzerindeki milyonlarca insanın kıyımına bilfiil katkıda bulunduğu dikkate alınırsa, bu inanç ironik görünüyor.
Sayfa 45 - Bgst Yayınları, 2.Basım, Haziran 2021