Kur'an'ı öğrenmeyi sadece yüzüne okumayla sınırlamak doğru değildir. Kur'an'ın dili olan fasih Arapça ile belağatini, tefsirini ve amele nasıl yansıtılacağını yani Sünnet-i Seniyye'yi de öğrenmek bunun içindedir. Yine Kur'an'ı öğretmek de hakkı ve sabrı tavsiye, emr-i bil ma'ruf, nehy-i anil münker, irşad ve ıslah gibi tüm davet araçlarını anlatmaktadır.
Bu surenin her bir âyetinin manaları çoktur. Yalnız mana-yı işarî ile beş cümlesinde dört defa "şer" kelimesini tekrar etmek ve kuvvetli münasebet-i maneviye ile beraber dört tarzda bu asrın emsalsiz dört dehşetli ve fırtınalı maddî ve manevî şerlerine ve inkılablarına ve mübarezelerine aynı tarihiyle parmak basmak ve manen "Bunlardan çekininiz!" emretmek, elbette Kur'an'ın i'cazına yakışır bir irşad-ı gaybîdir.
Amel defterinin hayır kısmına yazılacak en büyük sevap anne ve babana yapacağın ihsan ve itaattir. Onların sağlıklarını ganimet bil,onlara ikram,İhsan ve itaat et ,güler yüz göster. Onların sözlerini kesme,gönüllerini kırma.
Din kardeşlerinizin ayıpları ile meşgul oluyorsunuz ama kendi ayıplarınızı görmüyorsunuz.
Ölülerinizi gömüyorsunuz da hiç ibret almıyorsunuz. Sanki sizin başınıza gelmeyecekmiş gibi.
Şeytan düşmanımızdır diyorsunuz, ona uyuyor ve itaat ediyorsunuz.
Cennete gireceğinizi iddia ediyorsunuz, oraya girmek için lazım olan amelleri işlemiyorsunuz.
Allah'ı tanıyorsunuz,Allah'ı tanıdığınızı iddia ediyorsunuz.Onun hakkını vermiyorsunuz. Allah'ın hakkı fakire yardımdır...
Kur'an'ı okuyorsunuz onun emirlerini ve nehiylerini tutmuyor, onunla amel etmiyorsunuz.