EY KARANLIĞIN RUHU
...Kilise ,okul , memuriyet onlar için ücretli aylaklık yeridir . Onlar orada yaşamın kurucuları, ulusun dürüst hizmetkarları değil, tembellik yapan asalak memurlardır. Çeşitli sosyal ve kültürel kurumlarda çalışarak, kendi zavallı egolarını tatmin etme peşindeler. Onlar unvanları , dürüst olmayan karlar peşinde koşuyorlar ve çalışmak istemiyorlar
Yoldukları tüylerden kendilerine kanat yapanlar
"Çoğu zaman hayatta ne olursa olsun, başıma ne gelirse gelsin hep bir anlamı olduğunu ya da onları yaşamam gerektiğini düşünürdüm. Her zaman bir anlam çıkarıyor muydum hayır, o zaman "Şimdi bunun bana ya da hayatıma etkisi nasıl olacak acaba, İnşAllah güzel bir etkisi olur." deyip bırakıyordum. Denk geldiğim kötülüklerin bile
Reklam
Erkeğin gerçek değeri 30 yaşından sonra ortaya çıkar
Mitolojik ruh eşinizi veya 30 yaşına geldiğinizde ve en kısa sürede eşşsiz ruh eşinizi bulamazsanız, kaderi baştan çıkaracağınız ve sessiz bir çaresizlik dolu bir yaşamı riske atacağınız şeklindeki pudra ponponu fikrine inanmayın. Bu entrika yalnızca, 20'li yaşlarındaki parti yıllarının tadını çıkarabilecekleri kadar çok Alfa ile çıkarmak zorunda olan kadınların çıkarlarına hizmet eder, ancak daha sonra yalnızlık ve yalnızlıkla dolu bir hayat yaşayacağından korkan istikrarlı bir İyi Adam'a sahip olur. Çaresizlik, 28-30 yaşlarında evlenmelerini ve uzun vadeli güvenliklerini sağlamalarını bekliyorum. Don’t buy into the powder-puff idea that if you don’t find your mythological soulmate, or the ONE by the time you’re 30 and ASAP you’ll tempt fate and risk a life of quiet desperation. This contrivance only serves the interests of women who’s imperative it is to enjoy their party years in their 20′s with as many Alphas as they can attract, only to later have a stable Nice Guy who’s petrified he’ll live a life of loneliness and desperation, waiting for them at 28-30 to marry and ensure their long term security.
"Çoğu insan kedi denince, gün boyunca bir gölge bulup keyif çattığımızı, iş güçle uğraşmadan rahat bir yaşam sürdüğümüzü sanıyor, ama kedilerin yaşamı o kadar da tozpembe değil. Kediler güçsüz, kolayca yaralanan canlılardır. Ne kaplumbağalar gibi sert bir zırhımız ne de kuşlar gibi kanatlarımız var. Köstebekler gibi toprağa dalamaz, bukalemunlar gibi rengimizi değiştiremeyiz. Kedilerin her gün ne tür acılara maruz kaldığını, boşu boşuna bu dünyadan göçüp gittiklerini insanların çoğu bilmez."
Sayfa 109 - Doğan Kitap
Osmanlı bürokrasisinin günlük yaşamı değişmeye başladı. Avrupalı gibi giyinmek, konuşmak ve yaşamak, yani alafrangalaşmak "moda" oldu; araba (fayton) sevdası başladı. Yeni Osmanlılar, evlerini, arabalarını satıp, gösteriş için araba alıyordu. Osmanlı bürokrasisi daha fazla tüketebilmek için, daha fazla kirleniyordu; yani rüşvetsiz iş yapılmıyordu.
"İnsanlar ikiyüzlüler, istiyorlar ki kirli bir iş halledilsin ve kendi elleri temiz kalsın." Antigone / Kreon
Sayfa 53 - Encore Yayınları, Birinci Basım, Şubat 2016
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.