Türk Ortodoks Kilisesinde Türkçe İbadetin Başlaması
Papa Eftim bu konu ile ilgili şunları söyler: "Müslüman Türkler nasıl kendi ibadetlerini kendi dilleriyle yapıyorlarsa Ortodoks Türklerin de kendi ibadetlerini kendi öz dilleri ile yapmalarından tabii ne olabilir? Bunun için bir encümen toplandı, Ortodoksluk dinine ait bütün dualar Türkçeye tercüme ediliyor. Kendi dilimizle ibadet etmemiz, dua okumamız, daha müessir, daha tabii, daha iyi oluyor. Biz meselede Müslüman kardeşlerimizden daha ileriye gittiğimizi zannediyoruz. Çünkü camilerde yalnız ile kamet Türkçedir. Biz ise bütün ibadetimizi Türkçe yapıyoruz ve yapacağız. Diğer Ortodoks kiliselerinin de bize ayak uyduracaklarını zannediyoruz. Türk Ortodoksları bu inkılapta da Büyük Gazi'nin izinde yürüyeceklerdir. Cumhuriyet hükümetinin bu isabetli ve şuurlu işlerdeki her türlü karar ve hareketlerini benimseyeceğiz. Mesaimiz devam ediyor. Yakında Ortodoksluk mezhebinin bütün dualarını bir kitap halinde Türkçe neşrederek bütün Türk Ortodoksluğu aleminde temime çalışacağız."
Sayfa 148Kitabı okudu
312 syf.
·
Not rated
·
Read in 90 days
Kaçacak Yer Yok
Okuduğum ilk Nermin Yıldırım kitabı "Unutma Dersleri" oldu. Yazarın diline, olayları ele alış tarzına, üstünde durduğu konulara alışmam çok uzun sürmedi. Akıcı, günlük dil ve anlatımla, üstüne çok düşünülmüş benzetmelerle zekayı harmalayan yazarı şimdiden sevdim. Kitapta birçok kişinin aklından 1 kez de olsa geçirdiği "her şeyi unutma isteği" ve bu isteğini bilimsel yollarla çözmeye çalışan ana karakteri görüyoruz. Kendisi tam bir antikahraman. Ailesi, eşi, işi, en çok korktuğu kişiye dönüşmesi, travmaları ve yüzleşmeleriyle psikolojik sayılabilecek bir roman karakteri karşımıza çıkıyor. Yazar kitabı yazarken bir psikologtan danışmanlık almış ve bu kitabın pek çok yerinde hissedilen isabetli bir karar. Yasak aşkının kalbinde bıraktığı acıyı unutmak mı daha iyi yoksa her şeyi en doğru biçimde hatırlamak mı? Beyin öyle bir organ ki sahibini korumak için bazen onu bile yanıltabiliyor. Alınan bir karar belki de sonradan olabilecek pek çok şeyi etkiliyor. İyi ya da kötü yönde.
Unutma Dersleri
Unutma DersleriNermin Yıldırım · Doğan Kitap · 20193,757 okunma
Reklam
Eski bir isim olan atropin Yunan mitolojisindeki üç kader tanrıçası; Clotho, Lachesis ve Atropos'tan gelir. Her yeni doğan çocuğu ziyaret eden bu üçlü, onların geleceğini tayin ederdi. Clotho, hayatın ipini açık ve koyu renkli iplerden eğirir, Lachesis ipi bazen gevşek bazen sıkı dolar, Atropos da sonunda ipi kesecek makası tutardı. Bir insanın ne kadar süre yaşayacağına Atropos karar verdiğinden, onun isminin Atropa olarak bilinen zehirli bir bitki cinsine ve bu bitkilerin ürettiği atropin adı verilen ölümcül kimyasala verilmesi isabetli olmuştur...
Vahdettin'in Enver Paşa ile görüşü
Amcam Vahidettin Efendiye Enver Bey'i seçtiğimi söyledim. Çok isabetli bir karar verdiğimi ve zatı şahanenin de kendisi gibi buna çok memnun olacağı cevabını aldı.
Sayfa 54 - Kronik YayıneviKitabı okudu
152 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Tesadüfler Silsilesi Bir Roman
Aygır Fatma, ilk kez 1936 yılında Son Posta gazetesinde tefrika edilmiş bir roman. Dili oldukça anlaşılır olmakla birlikte yazarın zaman zaman kullandığı sokak ağzı, argo ifadeler romana renk katmış. Osman Cemal Kaygılı, belki döneminin belli başlı yazarları kadar sükse yapmamış fakat kendisinin çok iyi bir gözlemci olduğunu yazdıklarından
Aygır Fatma
Aygır FatmaOsman Cemal Kaygılı · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202447 okunma
Çabuk ve isabetli karar verme melekesi de gelişmemiş olduğundan, yelkenli gemilere benzeyen Padişah, kim tarafından kuvvetli rüzgâr gelirse onun işaretine göre yol alıyor. Devletin rüşvet bataklığında sürünmesi de, Valide Sultan'ın yukarıdan beri anlatıldığı gibi bir alışkanlıkla yaşamasında da en büyük pay sahibinin Üçüncü Mehmet olması lazım.
Reklam
Radyoevinin el değiştirmesi ve Talat Aydemir cuntası.
İsmet Paşa konuşmaya başladıktan az sonra radyo susuverdi. Bir süre sessizlik, sonra yine marşlar. Anlaşılan radyo tekrar el değiştirmişti. Bu da çatışma olduğuna veya en azından çekişmenin devam ettiğine açık bir işaretti... Böyle kritik zamanlarda, hele merkezi otorite de ortadan kalkmışsa, kimlerin ne yapacağı pek belli olmazdı. Beni arayan arkadaşlarla buluşmaya karar verdik. Bir araya geldiğimizde, yine yabancı radyolardan derlenme bazı haberler, yeni ipuçları verir gibiydi. Yorumlara göre Ankara, milliyetçi kuvvetlerin elindeydi, İstanbul ise onlara karşı bir tavır takınmıştı. Böyle tehlikeli bir ortamda, meçhul şer kuvvetlerinin Atsız'ı da hedef olarak almaları ihtimali yok muydu? Bize göre vardı. Şu hâlde onu evden uzaklaştırmak ve geceyi başka yerde geçirmesini sağlamak isabetli olacaktı.
22 Şubat 1962: Türkçü Gençler Atsız İçin Telaşlanıyor: 27 Mayıs ihtilali ve 13 Kasım tasfiyesinden sonra ordu içindeki dalgalanmalar devam etmişti. Silahlı Kuvvetler Birliği adı altında bir cunta kurulmuş ve cunta Millî Birlik Komitesi üzerinde baskı uygulamaya başlamıştı. 15 Ekim 1961 seçimlerinin sonuçlarından memnun olmayan bazı general ve
Bay Ölüm ile uzun süre aynı pansiyonda kalmak kafa karıştırıcı; özellikle de ölümle yaşam arasında tercih yapmakta zorlanan benim gibi insanlar yönünden. Üstelik adam kimliğini de inkâr ediyor. Sözümona sıradan bir mirasyedi olduğu savında. Sürekli siyah kıyafetler giymesinin, ölüm meleği ya da şeytan gibi bir şey olmasıyla uzaktan yakından alakası yokmuş, sevdiği tek renk siyahsa ne yapsınmış yani? Ayrıca ne güzel kir de göstermiyormuş siyah, daha zayıf bir görünüm veriyormuş ona. “Hayal gücünüze hayranım ama unutmayın ki bu her zaman haklı olduğunuz, isabetli tahminlerde bulunabileceğiniz anlamına da gelmez elbette,” diyor bana. Arada bir kısa süreli kent dışı seyahatlere çıkmamı, pansiyon dışından yeni insanlarla tanışmamı, birkaç farklı hobi edinmemi, kısacası yaşama alanımı genişletmemi, kendimi, duygularımı bu yollarla yenilememi öneriyor babacan tavırlarla. “Kusura bakmayın ama sizin ruhunuz kararmış hatta kokuşmuş azizim,” diyor. Oysa ben onun kim olduğundan adım gibi eminim. Etrafımda ustaca dans ediyor, çemberi köpekbalıkları gibi giderek daraltıyor. Gerilimi sinsice artırıyor. Ondan kaçsam mı yoksa soluğumu tutup kendimi onun karanlık koynuna mı teslim etsem bilemiyorum, karar veremiyorum. Acaba benim açımdan hangisi daha mantıklı?
·
Not rated
Merhaba kitap sever arkadaşlar, bugün sizlere yazarımız Emre Timur tarafından kaleme alınan #kuklacı kitabıyla geldim.. Ve kitabı yorumlamaya geçmeden önce yazarımızın şu muhteşem sözünü sizler için buraya bırakmak isterim.. “Yazılan kitap kesilen ağaca değmeli” Bu muhteşem söze resmen kalbimi bıraktım kısa ve öz olarak o kadar güzel ifade etmiş ki gerçekten çok isabetli ve tamda öyle.. Şimdi arkadaşlar kitabın içeriğinden bahsedecek olursak kısaca.. kitap kahramanımız kitabın ismi gibi gerçekten kuklacı ve marangoz ustası hatta kendi doğuştan olmayan bacağına bile gerçeğinden ayırt edilemeyecek derece de bir bacak yapıyor. Ve mandalina ile tanışana kadar hep maske ile gezmiş ve bu maskeyi de kendi yapmış. Çünkü insanlardan sürekli utandığı için insanlardan hep kaçmış. Evet arkadaşlar kitabın spoileri bence bu kadar daha fazlasını anlatıp kitabı okudum intibası uyandırmaya hiç gerek yok zaten böyle bir şeyi de sevmem her şeyin azı karar çoğu zarardır arkadaşlar spoilerinde öyle.. Emre Timur bu yazarı daha önceki kitaplarından zaten hepimiz biliyoruz. Kalemi gerçekten kavi bir kalem bu yüzden kalemini övmeme gerek yok çünkü malzeme belli kalemin kuvveti kitabın içeriğinden belli. Evet arkadaşlar ben okurken ziyadesiyle keyif aldım ve sizlerinde alacağından oldukça eminim. Kitapla kalın arkadaşlar yeni kitaplarda görüşmek üzere
Kuklacı
KuklacıEmre Timur · Az Kitap · 202465 okunma
603 öğeden 591 ile 600 arasındakiler gösteriliyor.