« + Bir gün pederin* biri genç bir rahibeyi arabayla evine götürüyormuş. Vites değiştirirken elini rahibenin dizine koymuş. Genç rahibe dönmüş ve Luke 14:10’u hatırlayın demiş. Peder utanç içinde elini geriye çekmiş. Bir sonraki ışıklarda durduklarında peder bu sefer elini rahibenin kasıklarına götürmüş. Rahibe gene "Luke 14:10’u hatırlayın, peder" demiş. Peder özür dilemiş, "Nefsime hakim olamadım" demiş. Kızı bıraktıktan sonra evine gitmiş. Eve varır varmaz Luke İncilini alıp 14:10’u açmış. Ne yazıyormuş bilen var mı?
Ne yazıyormuş, Pat?
- “Arkadaşım, daha yukarı çık ki, güzelliklere ulaşasın!”
+ Yani üzerinde çalıştığınız konuyu bilin. Bilmezseniz elinizdeki altın fırsatı kaçırabilirsiniz. »
🎬 Miss Sloane - 2016
*Peder - papaz
Siz sıradan biri olsanız da gözlem yapın birçok suç sizin sayenizde aydınlanacaktır. Bu kitap gözlem yapmanın gücünü anlatır. Sadece seyirci kaldığınız olaylar gün gelir sizi ta içine çekebilir. Ve siz yaptığınız gözlemleriniz ile bir suça bir cinayete ışık tutabilirsiniz. Hele ki Rachel gibi hisleri sezgileri güçlü bir kız iseniz bu daha da kolaylaşır. Rachel her sabah aynı trene biner ,tren ışıklarda durduğunda evleri ve içinde yaşayanları izler. Başlangıçta o trendeki kızdır. Fakat kitabın ortalarına doğru olayların içine dalar. Trenden izlediği sokağın biraz ilerisinde bir kadın cinayeti gerçekleşir. Ve Rachel kendini bu cinayetin tam ortasında bulur. Acaba cinayeti kim işlemiştir ve Rachel'le ne alakası vardır? Kitabın sonlarına doğru şaşkınlıktan bayılabilirsiniz:) Kitap baştan sona sürükleyici bir polisiye roman. Ben kitabı bir solukta okudum. Roman öylesine heyecan dolu ki kalbinizin hızlı hızlı atmasına engel olamayacaksınız. Ayrıca polisiyeye bir kadın eli değince nasıl zarif oluyor bir görün istiyorum. Trendeki Kız romanını okurken kendinizi unutup Rachel'in dünyasına geçecek ve kaybolacaksınız. Ben kitabı okurken kayboldum ve kitabı hatırladıkça hâlâ kayboluyorum. Okuyun bu kitap size çok şey katacak. Keyifli okumalar
Olay trafikte bir adamın aniden kör olmasıyla başlar. Daha sonra bir göz doktoruna gider ve doktor ne kadar araştırsa da bir sonuç bulamaz. Çünkü adam hiçbir belirti göstermeden aniden kör olmuştur ve bu durumu açıklayacak kimse yoktur.
Ertesi gün adamı muayene eden doktor da kör olmuştur ve doktor bütün yetkili kişilere durumu bildirir. Adamın muayeneye gittiği klinikte bulunan bütün hastalar da sırasıyla kör olmuştur. Bunun yanı sıra ilk köre ışıklarda yardım eden adam ilk körün arabasını çalmış ve o da ardından kör olmuştur.
Kitapta karakterlerin belirli bir isimleri bulunmamakla birlikte hepsinin ayırt edici özellikleriyle seslenilmektedir. Sağlık bakanlığı bunun bir salgın hastalık olduğunu duyurur ve doktor ve ilk kör olan grubu bir hastanede karantinaya alırlar. Karantina süreci çok zorlu bir süreçtir.
Kitap distopik bir tarzda yazılmış. Kurgusu her ne kadar heyecan verici olsa da anlatım yönünden çok durağan.
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,6bin okunma
Burada kaynak, hedef için bir çok zahmete girer ve emek harcar. Bunun sonucu olarak hedef, kendini borçlu hissetmeye başlar. Sonuçta bunu telafi etmek için ne gerekiyorsa yapmaya hazır hale gelir. Örneğin ışıklarda beklerken arabanızın camını silen bir cam siliciye, kendinizi borçlu hissederek para verme gereği duyabilirsiniz.
Şükrü Erbaş kitabı okuduysanız Ömür Hanım'a da aşinasınızdır. Ömür Hanım kim midir? Şairin sevgili eşi, yol arkadaşı, çocuklarının annesi, evinin dirliği, sevdiceği Hatice Erbaş'tır.
Kitabın ilk sayfasında Hatice Erbaş'ın şu sözleri yer alır,
"Babanız içerde şiir yazıyor diye çocuklarımı sessiz ağlattım ben." Kolay değildir tabii
Merhaba 1k ailem!
Nereden başlasam, nasıl devam etsem, sonunu nasıl getirsem diye düşünüyorum. Çünkü o kadar şey var ki yazmak istediğim, o kadar yoğun duygularla okudum ki kitabı. Hatta incelemem oluştu kafamda kitaba daha devam ederken. Bir yandan hiç bitmesin istedim, bir yandan da biran önce bitirsem de yazacaklarımı aktarsam incelememe diye
"Tanı kondu, kollar sıvadı, reçeteler yazıldı...
Hasta ya iyileşecek ya iyileşecek!
Şimdi bilinmeyen tek şey var. O da toplumun büyük çoğunluğunun üzerinde anlaştığı tedaviyi kimin uygulayacağı ve de sivillerin, bu tarihsel sınavdan başarı ile çıkıp çıkamayacakları!..."
Ahmet Taner Kışlalı
Ahmet Taner Kışlalı, 21 Ekim 1999'da Ankara'da evinin önünde Türkiye’nin laik, demokratik yapısının değiştirilmesini isteyen, Atatürk Devrimlerine karşı çıkan karanlık güçler tarafından alçakça bir saldırı sonucu katledilmişti.
Apaçık görüyorum gözlerimi yumunca.
Bütün gün gördüklerim taşımaz hiçbir değer,
Ama düşlerde hep sen varsın uyku boyunca;
Göz karanlıkla ışır, karanlıkları deler.
Başka bütün gölgeler, gölgende ışık bulur;
Bedeninin gölgesi, mutluluğu gösterir
Işıl ışıl gündüze saçarak daha çok nur,
Senin gölgen nasıl da kör gözlere fer verir.
Gözlerim kutlu olur seni seyrettikçe ben,
Canlı gün aydınlanır şendeki ışıklarda,
En karanlık gecede belirsiz güzel gölgen
Derin uykuda sönmüş gözlere can katar da.
Seni görmeyince benim her günüm gece;
Geceler gündüz olur düş seni gösterince.
Kış aylarının insanları birbirine daha çok yakınlaştırdığı söylenirdi. Bu zamanlar sarı sıcak ışıklarda sohbet edilir, sobada kestaneler pişirilir ve afiyetle yenilirdi. Sobanın başında toplanan çocuklar, aile büyüklerinden hikâyeler dinlerdi.