Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Karanlık tarafın cazip yanları vardır, Benny, ama çoğu insan oraya gitmek istemez. Emniyet içinde aydınlık tarafta kalmayı tercih ederler. Ama baban gibi sanatçılar, yazarlar ve müzisyenler karanlık tarafın çekimine karşı koyamaz. Kitapların iyi bildiği bir bölgedir bu ve istesek de, istemesek de bizim işimiz ondan ayrı düşmemektir.
Tarikatlarda Oğlancılık
Durum öyle bir noktaya geldi ki artık bununla övünüyorlar ve sakalsız bir gence sahip olmayanı (şöyle diyerek) ayıplıyorlar: "Livata yapmıyor ve şarap içmiyorsun... Sen görgüsüzsün. Bizim seninle işimiz yok." Kendilerine zurafă (zarifler) diyorlar ama aslında görgüsüz ve günahkârlar. Bu iğrenç hedonistlerin bazıları birbirlerine gençleri hediye olarak veriyorlar. Hediye alanlar da sevinçlerini gösterip gururla bu gençleri kollarına alıyorlar. Çoğu kadınlarla evlenmeyip oğlanları kullanıyorlar. Onlara zevcetü's-sefer (seyahat eşi), gulâmul-firâş (yatak oğlanı)... gibi isimler veriyorlar. Günümüzde bilgili ulema olduğunu öne süren birçoğunun yanlarındaki genç refakatçilerle övündüğünü. ... Bazıları en yakışıklı gençleri arayıp satın alır.... Aslında âlim olmadıkları gibi esasen tamamen cahildirler.
Reklam
Bizim çağımızın "peygamberleri" (*bkz. yorum) olarak maalesef Soren Kierkegaard, Friedrich Nietzsche ve Franz Kafka gözüküyor. Maalesef diyorum çünkü bu demek oluyor ki işimiz gittikçe zorlaşıyor. Onların her biri yirminci yüzyıla damgasını vuracak değer yargılarındaki çöküşü, yalnızlığı, boşluğu ve endişeyi önceden tahmin etti. Hepsi geçmişin ülkülerine dayanarak devam edemeyeceğimizi anladı.
Sayfa 54 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okudu
Biz pek şaşkın varlıklarız: Filanca hayatını işsiz güçsüz geçirdi, deriz; bugün hiçbir şey yapmadım, deriz. – Bir şey yapmadım ne demek? Yaşadınız ya! Bu sizin yalnız başlıca işiniz değil, en parlak, en şerefli işinizdir. – Bana büyük işler çevirmek imkânını verselerdi, neler yapmaya gücüm olduğunu gösterirdim, deriz. Önce siz kendi hayatınızı düşünmeyi, çevirmeyi bildiniz mi? Bildinizse bütün işlerin en büyüğünü görmüş demeksiniz. Kendini göstermek ve iş görmek için büyük fırsatlara ihtiyaç yoktur; hangi mevkide olursa olsun, perde arkasında da, perde önünde de insan kendini gösterir. Bizim işimiz kitap doldurmak değil, ahlakımızı yapmaktır; savaşmak memleket kazanmak değil, yaşayışımıza dirlik düzenlik getirmektir. En büyük, en şerefli eserimiz doğru dürüst yaşamaktır. Geri kalan her şey, başa geçmek, para yapmak, binalar kurmak, nihayet ufak tefek eklentiler, yollardır.
İsrail Terör Örgütü Devlet Muamelesi Göremez
Daha düne kadar Hitler faşizmi ile soykırım gördük diyenler bugün parayla Filistin topraklarında kurdukları çakma terör örgütü ile şer dünya düzeninde devlet muamelesi görerek soykırım yapıyorlar. Türk töresi devrimi gelir gelmez ilk işimiz bu terör yapısının ilk devlet olarak tanıyan ülke olma ayıbını Türk Büyük Millet Meclisinin kararı ile kaldıracağız. Önder Karaçay
Bir uçurumun kıyısındayızdır. Öylece bakarız; midemiz bulanır, başımız döner. Önce oradan derhal uzaklaşmamız gerektiğini düşünürüz, fakat akıl almaz bir biçimde olduğumuz yere çakılırız. Mide bulantımız, baş dönmemiz, korkumuz tuhaf bir pusun içinde birleşir. Binbir Gece Masalları'nda şişeden süzülen şeyin biçimlenmesi gibi bu pus usulca biçimlenir. Uçurumun kıyısındayken oluşan bu pustan masallardaki cin ve iblislerden daha beterleri doğar; uçurumdan düşerken ne denli korkacağımızı hayal ederiz. Ve bu düşüş, bu ani yok oluş, hayal edebileceğimiz en berbat ve feci son olacağından, işte tam da bu sebeple ölümü arzularız. Bir uçurumun kıyısında tir tir titreyerek durup atlamayı düşünen insanın hissiyatı şeytani bir sabırsızlığa evrilir. Bir anlığına düşünmeye kalkışsak, işimiz bitti demektir, çünkü düşünmek vazgeçiştir, tam da bu sebeple düşünmeyiz. Uçurumun kıyısından bizi çekip kurtaracak biri yoksa ya da geri adım atmayı beceremezsek kendimizi uçurumun dibinde buluruz.
Reklam
Ama hiçbir işin %100 başarı garantisi yok maalesef , fikrimizi hayata geçirmeye kalktığımızda hepinizin yapacağı işin niteliğine göre kaybedecekleri var. Bu sadece para değil , belki bir makam, önceki işimiz , önceden elde ettiğimiz gelirlerimiz, belirli bir zaman … Hepsi bir kayıp olabilir.
Sayfa 134 - Ceres yayınlarıKitabı okudu
Her bir ferdin kendi içinde tutarlı, ahlâklı, donanımlı ve cesaretli olmasına çalışacağız. İlk adım bu. Tarih bilen, coğrafya bilen, dil bilen, dünya sistemini bilen, ahirete taalluk eden sorumluluklarını bilen, kısacası varlık şuurunun farkında Müslüman bireyleri ne kadar çoğaltabilirsek, işimiz de o kadar kolaylaşacak.
Sayfa 153Kitabı okudu
Ka, Lacivert'in kimi sözlerini kelimesi kelimesine defterine yazacak kadar sevmişti de. "Batılıların sandığı gibi, bizlerin burada Allahımıza o kadar bağlanmamızın nedeni, o kadar yoksul olmamız değil, bu dünyada ne işimiz olduğunu ve öteki dünyada neler olacağını herkesten çok merak etmemizdir." Lacivert bitiş cümleleri olarak bu merakın kökenlerine inmek ve bu dünyadaki işimizin ne olduğunu açmak yerine Batı'ya seslendi: "Kendi büyük keşfi demokrasiye Allah'ın sözünden daha çok inanır gözüken Batı, Kars'taki bu demokrasi karşıtı askeri darbeye karşı çıkacak mı?" diye sordu gösterişli bir jestle. "Yoksa önemli olan demokrasi, özgürlük ve insan hakları değil, dünyanın geri kalanının Batı'yı maymun gibi taklit etmesi midir? Kendisine hiç benzemeyen düşmanlarının kazandığı bir demokrasiye Batı'nın tahammülü var mıdır? Bir de Batı dışında, dünyanın geri kalanına seslenmek istiyorum: Kardeşler, yalnız değilsiniz..." Bir an sustu.
Sayfa 208 - 22. Basım: İstanbul, Kasım 2023 - YKY
Konya Mebusu Vehbi Efendi
Bir gün yine askerî eytâm ve erâmilîne âit bir kanun görüşülüyordu, fakat hükümetin bir an evvel öncelikle çıkarmak istediği ehemmiyetli bir kanun vardı. Bütün vekiller heyeti, hattâ Mustafa Kemal Paşa Meclise gelmişlerdi. Paşa ön sırada ve kürsüye yakın bir yerde ayakta duruyordu. O esnada görüşülen kanunun müzakeresinin kifâyetine dair bir takrîr verildi. Reis takrîri rey'e koydu, Vehbi Efendi söz istedi, reis kifâyet-i müzakere takrîrinin rey'e konulduğunu, ondan dolayı söz veremeyeceğini bildirince Vehbi Efendi dâhili nizamnâme mûcibince kifâyet aleyhinde söz istedi. Büyük salon kapısının yanından hareket ederek kürsüye yaklaşırken, Mustafa Kemal Paşa eliyle yolunu kesip: "Hocam mühim işimiz var, sözünden vazgeç" dedi. Vehbi Efendi, Paşa'nın kolunu tutarak: "Bu beytü'l-mâl meselesidir, konuşacağım Paşam!" dedi ve kürsüye çıktı, maksadını söyledi. İnancı ve kanaati hiçbir yerde sarsılmayan eski medrese ulemâsının o devirde canlı bir timsâli idi. Ulemâ-yı rüsûm denilen devlet hizmetindeki ulemâ sınıfı yumuşak ve müsâmahalı olurdu. Medreseden yetişen ulemâ, diğerleri gibi olmazdı. Onlar, yıllarca fodla ile imâret çorbasına eyvallah demişlerdi. "Mehâfetullah" (Allah korkusu), itikatlarının temelini teşkil ederdi.
Sayfa 81
Reklam
“Ulusların da insanlar gibi burçları var. Bu ülke ne zaman doğdu? 29 Ekim’de. Tipik bir Akrep yani; Mars ve Plüton’un etkisi altında. Mars kim? Savaş tanrısı. Plüton kim? Yeraltı tanrısı. Gezegenler her şeyi anlatıyor. İşimiz zor.” “Demek istediğim, ulus olarak çakralarımız kapalı. Çakralarımızı açmadığımız takdirde illaki gerginlik, şiddet olacak.”
Sayfa 384
"(...)Dikili ağacımız yok. Ev kira. Karı çalışmasa bitik işimiz.” “Kıytırık bir memurdun. Şef yardımcısı yaptık seni. Daha ne istiyorsun. Çalıştıracak karı da bulmuşsun. Açtırma kutuyu, bilmediğimi sanma şu meseleyi.” Çalıştıracak karı, bunların kocaları boynuzludur demek. Bulaşmaktansa anlamazdan gelmeyi, sineye çekmeyi yeğliyor herkes, bu tür yarı kapalı çamur atma yöntemlerine, aşağılık dokundurmalara.
“Sahiplik değildir bizim işimiz ey evlatlarım. Sahip olan bir tanedir. Biz bu dünyaya şahit olmaya geldik. İmtihan diyarındayız, belki bir rüya yurdunda.”
Sanayi ve endüstriyi; yani yatırım-üretim-tüketim ile teknolojiyi, bu kısır döngüyü terkedin. Gıda-ilaç- silah-petrol vb. sayılmayacak kadar çok; hayatımızı içinden çıkılamayacak kadar karmaşık ve mânasız kılan, tüm dünyayı-insanlığı bir "sürü" gibi önüne katıp sürükleyen; insanı ve tabiatı insafsızca, hayasızca, küstahça ve çok bilmiş bir kibirle yoketmeye çalışan bu habis zincire, bu sapık ehl-i dünyanın tûl-i emeline isyan edin. Güzel dünya, küçük ama temiz, sade, barış içinde ihtirastan arınmış, öte-dünya ile bitişik, Hududullah sınırını tanıyan, sadece Cenab-ı Hakk'ın rızasını kazanmak için çabalayan bir ümmete kavuşsun. Hedefimiz huzur ve mutluluk değil Hakk'ın rızasıdır. İlk işimiz anasır-ı erbaanın üç unsurunu; toprak-su ve havayı sanayinin tasallutundan kurtarmak olsun. "Arıtırsak temizlenir", "önce hüplet-sonra gümlet", "geri dönüşüm" vb. bütün bunlar ham hayaldir.
Sayfa 123Kitabı okudu
Ve elbette öylelerine bahşedilir büyüyüp yine sıradan aileler kurmak; gelecekte her şeyin kolayca cık oluverdi kendine en uygun insanı elinle koymuş gibi bulabilirsin kendine en uygun insanla üç aya kalmaz nişanlanabilir kendine en uygun insanla altı ay sonra evlenebilir iki yıl içinde de dünyanın en güzel kız çocuğunu doğurabilirsin akıl sır
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.