Peri masalları ayrıca geçirdiğimiz kültürel evrimin izini sürmemizi sağlar. Hiçbir hikayenin olmadığı kadar canlıdırlar; nefes alır, değişirler. Külkedisi (Cinderella) iyi bir örnek. Okumayı öğrenmeden çok uzun zaman önce severek dinlediğimi hatırladığım ilk peri masalıydı çünkü içlerinde en dinamik olanıydı. Uykucular (Pamuk Prenses, Uyuyan Güzel) ve tutsaklar (Rapunzel, Rumpelstiltskin'deki saman eğiren isimsiz kız) sürüsü içinde Külkedisi, çoğu zaman gerçeklerden kaçsa da yüksek ökçeli cam pabuçlarla bile en iş bitirici karakterdi.
Külkedisi hikayesinin bilinen en eski biçimi MÖ 7'ye uzanır; Yunan coğrafyacı Strabon'un Geographika adlı eserinde sözlü bir anlatı olarak geçer. Çağdaş Külkedisi masalında pabuçların kişiliğin önüne geçmesine şaşanlar, masalın Strabon tarafından anlatılan biçiminde daha da fazla afallar çünkü bu kez pabuç, kadının da önüne geçer: Güzel bir kadının sandaletini kapıp kaçan bir kartal, onu Memfıs kralının kucağına bırakır (Memphis'li Elvis'i değil, Aneb-Hetch'in başkenti Memfıs'in yöneticisini kast ettiğimi açıkça belirtmem gerektiği konusunda uyarıldım). Kral sandaletin muhteşem zarafetin den öyle etkilenir ki adamlarına, bütün ülkeyi arayıp tarayıp sandaletin sahibini bulmalarını emreder ve kadını bulunca onunla evlenir.
Charles Perrault 1967'de Histoires ou Con tes du Temps Passe [Geçmiş Zaman Hikayeleri ya da Masalları] adlı eserinde, bu masala iyilik perisini ve lokomotif balkabağını ekledi.
…
Marian Roalfe arketipsel diyebileceğimiz bu hikayenin 345 farklı biçimini derleyip 1893'te yayımlamıştı