Paltomu aldım sırtıma. Islanmış ,sökük, nice yağmurların delip geçtiği paltomu. Islak kaldırımlar da yürüdüm saatlerce her sokak her adım seni aratır, fakat bir izini vermezdi . Bir hatıra mısın aklım da, bir anı oturup bir kaç satır yazmak, bir kaç kelam dökmek istedim satırlarıma. Ellerim titredi sana olan özlemim satırlar boyu ağlattı, bütün yazdıklarım boşa gitmiş, akan yaşlar tüm mürekkebi akıtmış, yazdıklarım silinmiş. Buruşturdum döktüğüm özlemi, çöpe attım, aklımın mezarlığın da en güzel tabutu sana ayırdım, papatyalarla bezedim, naaşını şiirlerle uğurladım senin, sen ölürken beni de götürdün. Bu beden ruhsuz, fani bir beden, içi boş, duygusuz, hissiz bir sokak köpeği kadar kimsesiz....
Bir seni, hâlâ.
Gülleri sarı severim, toprağı ıslak. Türküleri yanık, şiirleri hoyrat! Havayı nemsiz, çayı demsiz. Bir seni olduğun gibi, Bir seni her şeye rağmen. Bir seni, hâlâ. Ümit Yaşar Oğuzcan
Reklam
Gülümseyerek koltuğumda kayarak yanağına doğru fi sıldadım. “Ne düşünüyorsun?" "Sormak zorunda mısın?” “Belki senden duymak istiyorumdur.” Sara yutkundu. “Yapacak mıyız?" Sesinde bir ihtiyaç vardı. Sanki acı çekiyordu. Bu sesi daha önce Black Heart'ta da duymuştum. “Belki her şeyi yapamayacağız, Çiçek.” Parmaklarım biraz daha yukarı çıktı. Çamaşırının ince dantelini kenara çektim, cinsel organının yumuşak tenine ulaşabiliyordum. "Hâlâ islak mısın?” Sara yutkunarak dudaklarını yaladı. “Evet." Parmağımı içine soktum. “Seni nasıl becerdiğimi hisse debiliyor musun? Beni hâlâ hissedebiliyor musun?” Parma ğımı daha derine soktum. Sara soluksuz kalmıştı, aralanan yumuşak dudakları loş ışıkta parlıyordu. “Bizi gören olabilir." Sara başını koltuğa dayayıp titreyen gözlerini kapattı. İkinci parmağımı da içine sokup iyice itti ğimde konuşamaz olmuştu. Bu kadar soluksuz kalışı, aniden kendini kaybetmesi beni gülümsetmişti.
Sayfa 78
GİTTİ GELMEZ BİR DAHA
Bir melul bakışta solmuştu penceremde Bunca yıl gelmedikten sonra yarama kim ışık tutacaktı Bir gülüşün kalmış şu ıslak sokaklarda Kahkahalara boğulurken kaybetmişim seni Hangi mehtap vurdu da denize yüzümü solduracak Ne haber var ne de bir umut “hadi gelde çıldırma” Bir hatıran ve anıların kalmış sadece senden geriye kalan Birde kulaklarımda
Islak bir yürektir bende karanfil Ruhum, kokusunun dilencisidir.
Kondopuli'den Mondros'a. Uzak değil. Yine de uzun bir yolculuk. Yağmur altındaki kamyon. Islak camın arkasında çiçek bozuğu manzaralar -badem ağaçları, bir ev, ikinci bir ev, baca, sırılsıklam koyunlar, okul çantası taşıyan el ele iki çocuk- çocuk görmeyeli çok olmuştu. Vardık. Elimi sıkan ellerin tümü birer yemindi, yağmurun silemeyeceği.
Sayfa 31 - Türkiye İş Bankası Yayınları
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.