Varlığımız, birliğimiz, dirliğimiz, hürlüğümüz, felahımız, salahımız, refahımız, huzurumuz, zuhurumuz, hayatımız, devamımız, bekâmız, sefâmız, mutluluğumuz, kutluluğumuz, ailelerimiz, çocuklarımız, nesillerimiz, ırzımız, namusumuz, şerefimiz, haysiyetimiz, onurumuz, gururumuz, sevincimiz, övüncümüz... İslâm'ladır, İslâm'dandır, İslâm'dadır.
İmandır yüreklerin ferahı, kalmaz kimsede mazlumun ahı.
Reklam
248 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
YAVUZ SELİM-İ EVVEL
Babası ll. Bayezid'den (haklı gerekçelerle) tahtı alarak başlayan saltanat hayatında sekiz yıla seksen yıllık icraat sığdırarak adını tarihin şanlı sayfalarına altın harflerle yazdıran çok müstesna bir şahsiyet. Şah İsmail'le mücadele ederek Anadolu'nun şiileşmesini engelleyen bir cihangir. Aynı zamanda İttihad-ı İslam için mücadele
Yavuz Sultan Selim ve Kutsal Emanetler
Yavuz Sultan Selim ve Kutsal EmanetlerYavuz Bahadıroğlu · Panama Yayınları · 2014447 okunma
Rasullullah [s.a.v.] genç sahabelerini yabancı dil öğrenmeye teşvik etmiştir. Bunun sebebi ise; yeryüzünde yaşayan diğer toplumları tanımak, risaleti şahsi olarak farklı milletlerin insanlarına ulaştırmak ve İslam'ın daha geniş topraklara yayılmasını sağlamaktır. Nitekim birçok genç sahabi, Farsça, Süryanice, İbranice biliyor, Tevrat'ı ve İncil'i çevirebiliyorlardı.
…hak,hukuk,adalet ve insaf prensiplerini hiçe sayarak yeryüzünde yeniden terör estirmeye,zayıf ve mazlum halklara saldırarak haksız yere azgınlık yapmaya devam ederler.Ey haddini aşan küstah insanlar!Bu azgınlığınız,sonuç itibariyle ancak kendi aleyhinize olacaktır!
Sayfa 197 - Yunus suresi(23.ayet)Kitabı okuyor
Allah teâlâ'ya tevekkül etmek vâciptir. Bu O'na iman etmenin gereğidir. Çünkü iman, Allah teâlâ'nm her şeye hâkim olduğuna, her işe güç ve kuvvetinin yettiğine, O'nun abes ve yanlış iş yapmadığına ve kullarına acıyıp merhamet ettiğine inanmaktır.
Reklam
Doğruluk,güvenirlik, ahde vefa, sevgi kararlılık, amelde ihlas, Müslümanlarla yardımlaşmak ve onların dertleriyle dertlenmek İslam ahlakının gereklerindendir. ALLAH yolunda Cihat ve ilahi kelimeullah için mücadele etmek de İslam ahlakının gereklerindendir.
Âmin.
Hz. Ali ne diyordu? "Bana bir harf öğretinin 40 yıl kölesi olurum." değil mi? Bir harf öğretene 40 yıl köle olunur, el-hak bu söze hiçbir şekilde itiraz edilmez. Ya bize imanı, İslâm'ı, Kur'ân'ı, Efendimiz'i (sas) öğretenlere ne olmalıyız? 400 yıl köle olsak yeri değil midir? Ne olacağımızı bilmiyorum ama onlara karşı çok borcumuz olduğu muhakkaktır, bundan dolayı duamız şu olsun ki: "Allah bize bu borcu ödeyebilecek liyakat, ehliyet, aşk, sevda ve hepsinden önemlisi ihlâs versin. Aşkları aşklarımız olsun ki onlar gibi sorumluluklarımızı yerine getirebilelim."
Sayfa 427
Biz ne garip adamlarız! Ahlaki çöküntümüzü ve manevi düşüşümüzü görebildiğimiz zaman, kendimizi düşüşten kurtarmak için azim ve gayret gösterecek yerde, miskinler gibi boynumuzu bükerek işi Mehdi’nin gelmesine bırakırız. Galiba ufacık bir genelleme ile Mehdi fikrini manevi alandan sosyal alana da taşıyarak bir “Siyasi Mehdi”, bir “İktisadi Mehdi”, bir “Sosyal Mehdi” bekliyoruz. Çoğumuzun millî ve vatani görevleri hakkıyla kendine mal etmediğine bakılırsa başka türlü bir sonuca varmak imkânı kalmıyor. Evet... bekliyoruz ki; bir siyasi Mehdi gelerek, bir üfürükle iç ve dış siyasetimizi düzenlesin, memurları meleklere gıpta ettirecek derecede ve Eflatun’lara taş çıkartacak şekilde bir çalışmaya sevk etsin. Bir iktisadi Mehdi gelsin de bize gizli hazinelerden milyarlar getirsin. Bir sosyal Mehdi çıksın da bizi şu hâlimizden daha mükemmel bir hâle soksun. Kısacası; öyle istiyoruz ki bizce hiçbir emek ve zahmet çekilmeksizin her şey kendi kendine yapılsın,olsun bitsin. Bu kafada gidersek yazık bize!
Birbirimizin yakasını tutmaktan kâfirlere baş kaldıramıyoruz. Bundan dolayı da İslâm ümmetinden ve vahdetten bahsedemiyoruz.
Sayfa 64
Reklam
"...Bu devlet, Rum ile Ermeni arasında bir fark gözetmez, onları Türk'ten ayırmayı da aklına getirmezdi. O zamanlar, Osmanlı olmak, Rum olmaktan önce gelirdi ve Rum olmak Arnavut olmaktan, o da Türk olmaktan farklı değildi. Devlete hizmet ettikleri müddetçe kim olduklarının önemi yoktu, İslâm bile devlet kademelerinde yükselmek için gerekli şart değildi. Osmanlı toprakları üzerinde yaşayan liyakatli kullar olmak, menzile varmak için birlikte yola çıkanların gerekli tek azığıydı. Ermeni de, Yahudi de, Rum da, şansı, kabiliyeti ama en fazla aklı yaver giderse paşa olabilir, elçi olarak Osmanlı devletini temsil edebilir, nazır olabilirdi. Ama ne zaman ki Rum'un Rumluğu, Ermeni'nin Ermeniliği, Yunan'ın Yunanlığı Osmanlı olmanın önüne geçti, o zaman bütün dengeler bozuldu."
“Dinin hükmüne göre koca, karısına denk olmalı, yani karı-koca birbirlerine uygun olmalılar. Bu denkliğin en mühim noktası dinin emirlerini yerine getirmedir. Ne mutlu o kocaya ki, hanımının dindarlığına bakıp onu taklit eder ve ebedî hayatta kaybetmemek için dindar olur.”
Atatürk
Allah'ı İnkar Mümkün Mü eserini bitirdim. Bütün filozofların, çeşidi dinlere bağlı olan natüralistlerin , akılcıların, materyalistlerin, hukukçuların, düşünürlerin, tasavvufcuların tümü ruhun var olup olmadığını, ruhun ve maddenin bir ya da ayrı olup olmadığını ruhun kalıcı olup olmadığını inceliyor... ... Bu incelemelerde bilim ve fenine dayananlar kabul edilebilir.
Nasıl yaşarsan öyle ölürsün. Öyle bir yaşaki Rabbim, kulum senden razıyım desin...Hayırlı Cumalar!
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.