Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
·
Puan vermedi
Anadolu Devriminin Dede Sultan'ı Börklüce Mustafa
İlk romanı „Aşkın Hünkarı Hacı Bektaş Veli / Şehdiz“ ile dikkatleri üzerine çeken Avukat Kemel Derin`in Destek Yayınları`ndan çıkan „Anadolu Devriminin Dede Sultan´ı Börklüce Mustafa“ romanını okudum bir solukta. Sonra bir kenara bıraktım. Konuyu az çok vakıf olduğum için romandan bir süre uzaklaşmanın doğru olacağına karar verdim. Roman da olsa
Kalplerin Işığı: Börklüce Mustafa
Kalplerin Işığı: Börklüce MustafaKemal Derin · Destek Yayınları · 201420 okunma
İbadet nedir?
İbadet, müminin nişanı, mümin olmasının alameti, imanının neticesi ve meyvesidir (el-Fetih 48/29).
Sayfa 103 - 4. Cilt
Reklam
Allah kullarından ibadet şuuruyla yaşamalarını istemekte ve şöyle buyurmaktadır: "Ey Âdemoğlu! Her durumda bana ibadet et ki gönlünü zenginlikle doldurup ihtiyacını gidereyim. Böyle yapmazsan seni başka şeylerle meşgul eder, ihtiyaçlarını da gidermem" (Tirmizi, "Sıfatu'l-kıyame", 30),
Sayfa 103 - 4. Cilt
Bir yolculuk esnasında Hz. Peygamber, sahâbilerden Muaz b. Cebel'e, "Allah'ın kulları üzerindeki hakkı nedir bilir misin?" diye sordu. Muaz'ın, "Allah ve resulü bilir" diyerek cevap vermesi üzerine de, "Allah'ın kulları üzerindeki hakkı yalnızca O'na ibadet etmeleri ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmamalarıdır" buyurdu. Ardından "Bunu yaptıkları takdirde kulların Allah üzerinde hakkı nedir bilir misin?" dedi. Muaz'ın "Allah ve resulü bilir" cevabı üzerine de, "Onlara azap etmemesidir" buyurdu. Duydukları karşısında heyecanlanan Muaz, "Ey Allah'ın resulü! İnsanlara bunu müjdeleyeyim mi?" diye sordu. Resül-i Ekrem ise, "Hayır müjdeleme, zira (bu müjdeye güvenip) gevşeyebilirler" cevabını verdi. (Buhârî, "Cihad", 46)
Sayfa 102 - 4. Cilt
Sığınağımız namaz
Namazın gündüz ve gece belli zamanlarda sürekli tekrar edilmesi, insanın içinde kaybolduğu çokluk dünyasını, unutkanlık rüyasını sistemli bir şekilde bozar ve onu gaflet uykusundan uyandırıp kendi varlığının anlamı üzerinde düşünmeye yöneltir. Namaz bu bakımdan hayat fırtınası içinde insanı koruyan değerli bir sığınaktır.
Sayfa 102 - 4. Cilt
Peygamberimiz (sav)'den bir dua
"Allah'ım! İşimin dayanağı olan dinimi ıslah et, geçimimi sağladığım dünyamı ıslah et, dönüş yerim olan ahiretimi ıslah et. Hayatımı her türlü hayra erişme vesilesi kıl ve bana ölümü her türlü şerden rahata erme vesilesi kal" (Müslim, "Zikir", 71).
Sayfa 90 - 4. Cilt
Reklam
Resûl-i Ekrem sahâbîlerine şöyle anlatmıştır: "İsrailoğulları arasında dinden sapma ilk defa şöyle başladı: Bir adam başka bir adama rastlar ve 'Bana baksana, Allah'tan kork ve yapmakta olduğun şeyi terket, çünkü bu sana helal değildir derdi. Ertesi gün, o adamla aynı işi yaparken tekrar karşılaşır ve o kişiyi yaptığı kötü işten alıkoymadığı gibi, onunla yiyip içmekten ve beraber olmaktan da çekinmezdi. Onlar böyle yapınca, Allah Teâlâ kalplerini birbirine benzetti." Hz. Peygamber bu sözlerinin ardından Mâide sûresinden, içinde "Yaptıkları fenalıklardan birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı" (el-Mâide 5/79) âyetinin de yer aldığı 78-81. âyetleri okumuş, daha sonra sözüne şöyle devam etmiştir: "Hayır, Allah'a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülükten nehyeder, zalimin elini tutup zulmüne mani olur, onu hakka döndürür ve hak üzerinde tutarsınız; ya da Allah Teâlâ kalplerinizi birbirine benzetir, sonra da İsrailoğulları'na lanet ettiği gibi size de lanet eder" (Ebû Dâvûd, "Melähim", 17; Tirmizî, "Tefsirü'l- Kur'ân", 5/6, 7; İbn Mâce, "Fiten", 20). "
Sayfa 90 - 4. Cilt
Hayır, iş öyle değil! Kim bütün benliğiyle kendini Allah'a teslim eder ve yalnız O'na kulluk ederse, onun mükâfatını Allah verecektir. Onlara artık ne korku vardır, ne de keder" (el-Bakara 2/112)
Sayfa 78 - 4. Cilt
"Sözlükte zühd “bir şeye rağbet etmemek, ona karşı ilgisiz davranmak, ondan yüz çevirmek” gibi anlamlara gelir. Malı az olan kişiye müzhid, az yemek yiyene zâhid, az olan şeye zehîd, dünyaya karşı perhiz hayatı yaşamaya zehâdet denir. Zühdün karşıtı rağbettir (Kāmus Tercümesi, “zhd” md.). Kur’an’da zühd kelimesi geçmez. Bununla birlikte Hz. Yûsuf’u kuyudan çıkaranların ona fazla değer vermemeleri sebebiyle kendileri hakkında zâhid kelimesinin çoğulu olan “zâhidîn” kullanılmıştır (Yûsuf 12/20). Zühd kavramı genellikle dünyaya karşı olumsuz tavır ve davranışların bütününü ifade eder. Dünya malına, makama, mevkiye, şan ve şöhrete önem vermeme; azla yetinme, çokça ibadet etme, âhiret için hayırlı işlere yönelme zühdün bazı göstergeleridir (et-Taʿrîfât, “zhd” md.). Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de, “Siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz ama âhiret hayatı daha hayırlı ve daha kalıcıdır” meâlindeki âyetler (Tâhâ 20/131; el-Kasas 28/60; el-A‘lâ 87/16-17) bâki olan âhiret hayatına yönelmenin kul için daha fazla önem taşıdığını bildirmektedir. Yine Kur’an’da dünya hayatının fâniliği (Yûnus 10/24), bu hayatın bir oyun ve eğlenceden ibaret olması (el-Hadîd 57/20), imtihan vesilesi kılınması (el-Mülk 67/2), dünyanın geçiciliğine karşılık âhiret hayatının ebedîliği ve sonsuzluğu (el-Mü’min 40/39) gibi konular üzerinde sıkça durulmakta, insanın kalıcı ve sonsuz değerlere yönelmesi teşvik edilmektedir." Diyanet İslam Ansiklopedisi, Zühd maddesi
Dostoyevski

Dostoyevski

@erhanmanco
·
24 Nisan 17:12
Hayata ölümden korkacak kadar bağlı değilim.
Sayfa 741Kitabı okudu
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Reklam
Huzeyfe b. Yemân'dan hikmetli sözler:
•Sizin en hayırlılarınız ahiret için dünyayı, dünya için âhireti terkedenler değil fakat her ikisi için de çalışanlardır. •Öyle kötü zamanlar gelecek ki, iyiliği emretmeyen ve kötülükten menetmeyen kimseleri içinizde en hayırlı kişiler olarak göreceksiniz. •Kendisine "Münafıklık nedir?" diye sorulduğunda, "İnsanlara İslam'ı anlattığın halde onun gereğini yerine getirmemendir" cevabını vermiştir.
Sayfa 54 - Huzeyfe b. Yemân: Hz. Peygamber'in sırdaşı olan sahâbi ( Cilt: 4 )
İhvân-ı Safâ’nın Îsâgûcî’si
İhvân-ı Safâ X. yüzyılın ikinci yarısında Basra’da ortaya çıkan ve düşüncelerini adeta bir felsefe ve ilimler ansiklopedisi mahiyetindeki dört bölüm altında ellibir risâleden oluşan Resâilü İlhvâni’s-Safâ adlı eserde topladıkları için “İslâm ansiklopedistleri” olarak da anılan felsefî-siyasî bir hareketin adıdır.
Sayfa 35 - türkiye bilimler akademisi, 2016, ankara
1700 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Hadis-i Şerifte Buyuruldu ki;
Allah (z.c.hz.) yüz rahmet yarattı. Her bir rahmet gök ile yer arasını dolduracak kadardır. O rahmetten biri mahlûkat arasında taksim edilmiştir. Bu sebeble valide çocuğuna acır, bu sebeble vahşi hayvarlar ve kuşlar su bulup içer ve bununla mahlûkat birbirine merhamet eder. Kıyamette 99 rahmeti 99 misli yapar ve onları müttakilere tahsis eder. Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) Sayfa: 88 / No: 2 Ramuz El-Ehadis
Ramuz'ül Ehadis Hadis Ansiklopedisi (2 Cilt) (Türkçe-Arapça)
Ramuz'ül Ehadis Hadis Ansiklopedisi (2 Cilt) (Türkçe-Arapça)Ahmed Ziyâüddin Gümüşhânevî · Pamuk Yayıncılık · 01 okunma
ASR-I SAADET İslam Tarihi, Peygamber Efendimizden (s.a.v.) itibaren; Asr-1 Saâdet devri, Hulefa-i Raşidin, Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Osmanlılar gibi farklı dönemlere ayrılmıştır. Bu devirlerin başında yer alan Peygamber Efendimizin (s.a.v.) devrine âlimler, huzur ve mutluluk manasına gelen "Asr-ı Saâdet" ismini vermişlerdir. Asr-1 Saâdette, Ashab-ı Kiram efendilerimiz onun rehberliğinde, dinimizin bütün emirlerini anlamaya çalışmış, yaşamış ve yaşatmışlardı. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) eğitim ve terbiyesinden geçmiş olan Sahabi efendilerimiz, İslam'a gönülden bağlanmışlardı. İhlasla Allâhü Teâlâ'ya ibadet etmişler, Peygamber Efendimize de (s.a.v.) gönülden bağlanmışlardı. Zikirlerini, fikirlerini, ruhlarını, düşüncelerini ve yaşayışlarını Peygamber Efendimizin (s.a.v.) istediği gibi şekillendirmişlerdi. Kur'an-ı Kerim ve sünnet-i seniyye, onların hayatlarına yön veren rehberleri idi. İnandıkları İslam davasını her şeyin üstünde tutuyorlardı. Dinleri uğruna mallarını, hatta canlarını feda etmede zerre kadar tereddüt etmiyorlardı. Bu inanç ve yaşayışa sahip olan zatlardan oluşan İslam toplumunda, kalbi birlik ruhi ahenk, dayanışma, yardımlaşma ve kaynaşma hakimdi. Ekonomik olarak hayat şartları pek yüksek değildi ama zaten onlar lüks ve israfı sevmezlerdi. Farklı ilimlere dair sistemli eserler yazılmamıştı ama asıl bilgiye yani vahye sahip çıkmış, ilmin önem ve değerini gayet iyi anlamışlardı. Adliye sarayları, mahkeme salonları yoktu ama "Hırsızlık yapan, kızım Fâtıma da olsa gereken cezayı verirdim." buyurarak adaletten asla taviz vermeyen bir peygamberleri vardı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.