Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bugün tarih aynen tekerrür ediyor ... Kötülükler aynen yapılıyor. İslam davetçilerine karşı zulüm ve işkence tüm vahşetiyle sürüyor...
Hem sen insanları hayata davet edecek kişi değil misin? Halbuki Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz Allah Teala’yı zikretmeyen kişiyi “ölü” olarak nitelendiriyor. Eğer Allah Teala’yı çok çok anmıyorsan bir ölü olarak insanları hangi hayata çağıracaksın.
Reklam
İslam Davetçilerine Hitaben!..
~•~ Biz onları korkutmamalı ve dışlamamalıyız. İslâm'ın büyüklüğünü ve güzelliğini onlara mutlaka anlatabilmemiz gerekiyor. Onları, kızdırmadan, küstürmeden, sabırla, sevgiyle, şefkatle ikna ve tedavi etmeye büyük özen göstermeliyiz. Karşımızdakiler, her tip ve kategoriden olabilirler, genellikle dinî bakımdan iyi niyetli ama cahil ve gafildirler. Ama daha aşırı, hatta kâfir ve münkir de olabilirler, gayrimüslim kökenli veya batıl mezhepli de... Biz yılmamalıyız, düşünmeliyiz ki Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem Efendimiz Hazretleri, nasıl çok cahil ve müşrik bir topluma İslâm'ı sevdirdi ve kabul ettirdi! Bazı Yahudi ve Hıristiyanları ve azılı düşmanları, nasıl samimi mü'minler ve dostlar hâline getirdi! Biz de yine Peygamberimiz'in o sevgi, şefkat, sabır, ilim, sohbet, hikmet, cûd u sehâ, ihsan ve ikram yolundan yürümeliyiz. Lüzumsuz kavga ve kızma yok! Kanaatımca düşman kamplara bölünmek, katılaşmak, diyaloğu kesip koparmak, araya derin uçurumlar ya da aşılmaz yüksek duvarlar koymak... yanlıştır, fayda getirmez. Adam harcamak kolaydır, kazanmak zor, öldürmek kolaydır, yaşatmak zor; yakıp yıkmak kolaydır, yapmak ve onarmak zor; dargınlık, düşmanlık kolaydır, sevmek ve dostluk kurmak zor! Biz zor ve zahmetli de olsa, Allah'ın razı ve hoşnut olacağı yolu seçmeliyiz. Bir insanın doğru yola gelmesi, hidayete ermesi çok önemli bir olaydır, kıymetine baha biçilmez, dünyalar değer. Bir kulu cehennem ateşine yanmaktan, ebedî azaba uğramaktan kurtarmak, sonsuz saadete ermesini sağlamak ne kadar asil, ne kadar muazzam bir iyiliktir! ~•~
İslâm davetçilerine gereken, bu tür oyunlara gelmemeleridir. Onların görevi, hareketleri ve dinlerinin doğal yapısına yabancı bir yöntemin dayatmasını reddetmeleri imansızların tepeden bakmaları karşısında aşağılık kompleksine kapılmamalarıdır. Dayatma oyunlarının perde arkasını keşfetmek ve bu oyunları aşmak, Allah'ın şeriatı dışında kalan tüm rejimleri ve sistemleri reddedip sadece Allah'ın şeriatına boyun eğdiğini ilan etmeyen bir toplumda "İslâm fıkhını modernize etme ve geliştirme" adı altında ortaya konulan gülünesi çalışmaları reddetmek de onların görevleri arasındadır. Onların görevleri bu kadarla bitmiyor; ciddi eylemde bulunmayı ipe un serme misali bir işmiş gibi gösterme girişimlerini, bütün bu alçakça hileleri dışlamak ayrıca görevleri arasındadır.
İSLAM DAVETİ TAVSİYE KİTAP LİSTESİ
1. NEBEVİ BİR EYLEM DAVET (RAMAZAN KAYAN) 2. İSLAM DAVETÇİLERİNE (MEVDUDİ) 3. ACEMİYİM NASIL DAVET EDEBİLİRİM (FEYZULLAH BİRIŞIK) 3. DAVET VE DAVETÇİLERİN İLKELERİ (A. MUHSİN TOPRAK)
İslami yöntemin görevi, biz İslam davetçilerine kendine özgü bir düşünme yöntemi kazandırıp yeryüzünde egemen cahiliyye düşünce yönteminin kalıntılarından, bu kalıntıların düşüncemiz üzerindeki baskılarından, kültürümüzdeki tortularından bizi arındırmasıdır.
Reklam
"Davetçi, hayatın her alanında olduğu gibi, davet ahlakı açısından da Rasûlullah (s.a.v)'ı örnek alır. Efendimizi örnek alan her davetçi bilmelidir ki; Rasûlullah, insanları İslam'a daveti esnasında kırıcı ve incitici olmamaya büyük önem vermiştir. Kimsenin hatasını yüzüne vurmamış ve geçmişini başına kakmamıştır."
"Allah'a, kabul edileceğinden emin olduğunuz hâlde dua ediniz. Biliniz ki şüphesiz Allah, gaflet ve oyun içinde olan kalpten dua kabul etmez."
°°° Mümini sevindiren ve kalbini huzurla dolduran en büyük müjde "Rabbim Allah'tır" demek ve doğru yolu tutmaktır. •••
Sözün kısası, çalışma ve mesaimizin gayesi Mevla'nın rızası olduğu takdirde hayatımızın kurtuluşu mümkündür. Gerçekleşmesi için ele aldığımız Bu davanın ilerlemesi, meyve vermesi ancak Allah'a bağlanmak ve dayanmak suretiyle gerçekleşebilecektir. Bunların Allah ile ilişkimiz ölçüsünde kuvvetli veya zayıf olacağı ortadadır.
Reklam
"Allah için seven, Allah için buğzeden, Allah için veren, Allah için men eden kimse imanını tamamlamıştır." Yani insanın sevgisi buğzu vermesi vermemesi nefs ve dünya hesabına pay çıkarmaktan uzak olup, sadece Allah'ın rızası için olmayınca imanı olgunlaşmış sayılmaz.
İslam'da Cihat makamından sonra hicret makamı gelir. Hicret'in öz manası evini ve yurdunu terk etmek değildir. Hicret Allah'ın yasaklarını terk edip ibadet ve taatle onun rızasını kazanmaktır. Gerçek mücahitlerin evlerini, yurtlarını terk edip, başka diyarlara göç etmeleri ise kendi yurtlarında Allah'ın ve Resulü'nün istediği şekilde hayatlarını düzenleme imkan bulamadıklarındandır. Bir kimse evini, yurdunu terk ettiği halde Allah'ın emirlerine uygun şekilde hayatını düzenlemez ve yasaklardan vazgeçmezse sadece akılsızlık etmiş olmaz, üstelik hicret nedeniyle çektiği zorluk ve sıkıntılardan da hiçbir fayda sağlamamış olur. Resulullah sav. bu hususu birçok hadislerinde açıklamışlardır. Sahabelerden biri"ey Allah'ın Resulü sav. hangi hicret iyidir"diye sormuş, Resulullah sav.de "Rabinin istemediği şeyi terk etmendir." buyurmuştur. Bunlardan da anlaşılıyor ki İslami olmayan işlere tutkun olan kimsenin yurdunu terk etmesinde hiçbir karı olmadığı gibi bu hicret Allah'ın yanında da kıymetsizdir.
Bil ki gecesi olmayanın gündüzü yoktur. Gece sabaha kadar yatağa boylu boyuna uzanan birisinin gündüze vereceği bir şeyi yoktur. Gece senin feyizle dolduğun gündüz ise boşaldığın vakittir . Ne güzeldir gece yıldızların parlayıp kendisini gösterdiği nurların tecelli ettiği zamandır ve mekandır gece . Görmüyor musun ? Bin aydan daha hayırlı olan vakit gündüz değil gecedir. Bütün bunlar olup biterken senin geceyi baştan sona uykuyla geçirmen ne büyük gaflet ne büyük kayıptır..."
491 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.